Arşiv

Archive for 04/10/2008

DOĞULU İŞ ADAMLARINA ÖNERİLER…

Diyarbakır’da yaşanan son olaylar, geçen hafta Doğulu işadamlarına yaptığımız çağrının ne denli önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Ülkemiz üzerinde karabulutlar dolaşıyor. Devlete ve halka yardım etmenin tam zamanı. Türkiye’nin önde gelen Diyarbakırlı, Urfalı, Bitlisli, Muşlu, Batmanlı nice Doğulu işadamlarımız. Ne zaman bu sorunun çözümüne ağırlığınızı koyacaksınız? Artık gelin siyasetçilerle birlikte olmaktan öteye gitmeyen sosyal dayanışma gecelerinden vazgeçin. Platform, sempozyum, Doğu’yu kurtarma cephesi, adını ne koyarsanız koyun ama bir büyük oluşum yaratın. İşte size bir yol haritası:

1-Köy sahipliğinden, ağalık düzeninden vazgeçin.

Bu başa bela sorunun temel nedenlerinden biri olan aşiret düzeni, ağalık sisteminden vazgeçin veya bu düzenin kaldırılmasına çalışın. Toprak reformu yapamadık, bari bu aşiret düzenini tarihe gömün. Fıkra bu ya; bir köye insanları, hayvanları ve her şeyi ile sahip köy ağası İstanbul’da yaşarmış. Ara sıra köye gider, hasılatı alr, İstanbul’a renkli hayata dönermiş. Yıllar geçmiş, köylüler ayaklanmış. ”Bu nasıl iştir, toprağı biz işliyoruz, ağa keyfini sürüyor” deyip ağaya isyan bayrağı çekmişler. Ağa ne demiş biliyor musunuz; ”Ben köyümden vazgeçmem” . Yani, siz sonunu tahmin edin.

2-Doğu’yu ve Güneydoğu’yu kalkındırma fonu kurun.

Tüm işadamları birleşin. Yıllık gelirlerinizin bir ufak yüzdesini bu fona yatırın. Bu fonu Doğu’nun kalkınma hamlesinde kullanın.

3-Tüm işadamları birleşin, şirketler kurun.

Herkes bunu başarıyor. Siz niye yapmıyorsunuz? Merkezi Diyarbakır olan çok ortaklı bir holding kurun. Projelere girişin. Özelleştirme ihalelerine girin. Yaratacağınız kârı bölgede yatırım ve eğitimde kullanın. Şirketleri halka açın. Hisse senetleri kapış kapış gitsin. Medya alanına girin.

4-Sosyal kulüplerde harcadığınız zamanın bir kısmını bu sorunun çözümünde kullanın.

Sosyal kulüplerde geçirdiğiniz zamanın, belki de israf edilen zamanın bir bölümünü ülkemizin bu sorununun çözümüne katkıda bulunmayla geçirin.

5-Eğitime yatırım yapın.

Buralarda yeni okullar açın. Mevcut okulları ıslah edin. Zeki ve gelecek vaat eden çocukların taş atmaları yerine okumalarını ve parlak bir gelecek elde etmelerini sağlayıcı katkılarda bulunun. Burslar verin. Vakıflar kurun. Ancak bu vakıflar türkü geceleri düzenleyen vakıflar olmasın.

6- ”Ben kazancımı orada değil burada kazandım, bana ne” demeyin.

Diyarbakır’dan gelip dişinizle tırnağınızla çalışıp İstanbul’da kazanmış olabilirsiniz. Ekonomik rantabilite hesapları nedeniyle oralarda yatırım da yapamamış olabilirsiniz. Ama olsun. Ülkemiz ve bölgemiz tuzaklar içinde ise bu ülke parçalandığında elden gidecek tüm kazancınızın bir kısmı ile bu sorunun çözümüne katkıda bulunun.

7-Her türlü teşvik ve vergi kolaylıklarını hayata geçirin.

Yatırım ve iş yapılmadığı takdirde hiçbir teşvik işe yaramaz. Devletin iyi kötü sunduğu bu avantajların bölgenin kalkınmasına katkıda bulunacak hale gelmesini sağlayın.

8-Eş dost hatırına işçi barındıran işletme sahipleri, bundan yakınmayın.

Bölgenin özelliği nedeniyle orada özverili yatırım yapan işadamları, işletmenizde eş ve dost hatırına işçi çalıştırıyorsanız, bunlara yapılan ücret ödemelerini bölge istihdamına katkı, sübvansiyon kabul edin. Elbette bu iktisat ilmine aykırı. Verimli çalışmayan işletmeler zarar üretir, bu da doğru. Ama bir süre buna katlanın.

9-Bölgeyi bir kültür ve turizm cennetti yapın.

Bölge dünyada olayların ve sorunların bölgesi değil, kültürün ve turizmin cennet köşelerinden biri olarak tanınsın. Buralara yabancılar halay çekmek için değil uygarlığın tadını almaya gelsin.

10-Halkla tüm kurum, kuruluşlar arasında köprü olun.

Siz vizyon sahibisiniz. Dünyayı geziyorsunuz. Bilgi ve deneyimiz fazla. Halkın kandırılmamasını temin etmek için, tüm kişi, kurum ve kuruluş arasında köprü oluşturun.

11-Atatürk’ün Nutku’nu bir daha okuyun.

Bu büyük eseri, yabancıların kıskandığı bu büyük dâhinin eserini bir daha okuyun. Okuyamazsanız, iyi eğitim almış çocuklarınız ve torunlarınız mutlaka okusun. Devlet bir şey yapamıyorsa, ben nasıl yaparım, esamimiz okunmaz. Hayal bunlar” dediğinizi duyar gibiyim. Olsun, siz hele bir silkelenin, arkası gelir. Bu Türk milleti kendinden kat be kat büyük orduları dize getirdi. Neyle? İnançla, ulusuna bağlılıkla. Aynı inanç ve anlayışla mert Doğulu kardeşlerimizi yabancının elinden kurtaralım.

 

Osman PAMUKOĞLU / Cumhuriyet…

BANA NE YA…

Şimdi…
Söylenen söze bakalım… 
(Adalet Bakanı Mehmet Ali ŞAHİN)” Bana ne kardeşim … Almanya ‘ daki Deniz Feneri davasından bana ne !.. ”
Zaten kendi ülkenizin bir devlet adamı kalkar da bu sözleri söyler ve bu zihniyette olduğunu belli ederse ; iş bir başkasına kalıyor ki , işte o zaman o ülke hukuk adamları ” bana ne ” demiyor …
Peki ya ne diyor ?
Gel bakalım arkadaşım … Ne topladın , ne yaptın , kime verdin ?.. Şu hesabı bir koy bakalım ortaya ” diyor .
Sen kalk hem AB ipine dört elle sarılmış gibi görüneceksiniz , hem de işinize gelmediği zaman , o ülkede sizi de ilgilendiren hukuksal bir konuda ” bana neci ” kesileceksiniz .
Ne yazıkki bu talihsiz sözler sadece bir siyasetçiyi , bir partiyi ya da bir hükümeti bağlamıyor …
Tüm ülke insanlarını refüze ediyor .
Bu nedenle bizler sayın Bakan ‘ a katılmıyor ve sade yurttaşlar olarak , bu skandal , bu vurgun karşısında ” bana ne ” demiyoruz .
Hukukun ve adaletin tecellisi için de sonuna kadar ” bana neci ” olmayacağız .
Çünkü bizler; dünya arenasında , bu ülke insanları olarak hep ” temiz elli , temiz yürekli , temiz düşünceli , temiz ahlaklı ” olarak yer almak istiyoruz .
Köhnemiş , çürümüş , yitik ülke insanları olmak arzusunda hiç değiliz…
Olmayacağız…
Saygılarımla…
ucnoktaaforizma…

MEMLEKET SAVUNMASI… Bağımsızlık ve Demokrasinin Gerekleri…

  • “Memleketin savunması ABD’nin eline bırakılmışsa, memleketin bütçesi IMF’ye teslim edilmişse, memleketin yönetimi Brüksel memurlarına terk edilmişse… Türkiye sömürgeleştiriliyorsa, Türkiye eyaletleştiriliyorsa, Türkiye parçalanmak isteniyorsa… Kemalist ordu konuşacak! Üniversite konuşacak! Yargı konuşacak! İşçi, köylü, memur, esnaf, kadın-erkek, genç-yaşlı yollara düşecek, örgütlenecek. Bağımsızlık bunu gerektirir! Demokrasi bunu gerektirir! Demokrasi, bağımsızlığın gerektirdikleridir…”

    __________________ Prof. Dr. Birgül Ayman Güler

     

DİNİ Afrika Dinleri Gibi “Sakaldan ve Türbandan” ibaret sanan ibretlikler…

  • “Küreselleşme söylemleri arkasında, yeryüzünün yoksullarına karşı ilan edilmiş bir soyguna ve saldırıya tanık olmaktayız. Bu bağlamda, ülkemizi ve ulusumuzu özel bir özenle hedef seçtikleri anlaşılıyor. Bize yönelik emellerini gerçekleştirmek üzere, içimizde, onların emirlerini yerine getirmekle görevli değişik kılıklardaki kadrolar seferberdir. Bunların her biri savunduklarını iddia ettikleri amaçların tümüyle ters doğrultudaki emellere hizmet etmekteler. Bir bölümü sözüm ona dindardır. Aslında en büyük kötülüğü İslam dinine yapmaktadırlar. Yeryüzünün en son ve en gelişkin dinini ilkel Afrika dinleri gibi sakaldan ve türbandan ibaret bir aksesuvar fetişizmine indirgeme çabası içindedirler. Küresel efendileri İslamı hazmedememekte. Bunun için İslamı bırakmış, ‘ılımlı İslamı’ icat etmişlerdir. Ilımlı İslam, emperyalizme teslim olmuş İslam demektir. Yani İslamdan başka bir şeydir. Minareler süngümüzdür demişti. Geldi haçlı seferlerini yapanların eşbaşkanlığını kabullendi. Bu arada, Irak’ta yıkılmayan minare kalmadı.” 

    _______________ Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI…

ABD Ekonomisini “KURTARMA PAKETİ” ve Rakamsal değerleri…

Amerika Birleşik Devletleri’nde mali sistemi kurtarması beklenen 700 milyar dolar, başka mali değer veya harcamalarla kıyaslandığında ne anlama geliyor? İşte sorunun yanıtı…
Reuters’ın derlediği verilere göre, 700 milyar doların büyüklüğü şöyle:
  • Kurtarma planı için öngörülen miktar, 2007 yılını toplam 660 milyar dolarlık büyüklükle kapatan Türkiye ekonomisini aşmış durumda.
  • 700 milyar dolar, kabaca Hollanda’nın gayri safi yurt içi hasılasına eşit. Pakistan’ınkinin ise 5 katı büyüklüğünde.
  • TÜM AFRİKA’NIN GELİRİNİN 7 KATI: Afrika’nın tümünün birleşik gayri safi yurt içi hasılası ise yalnızca 100 milyar dolar. Bir başka deyişle, 700 milyar dolarlık paket, tüm Afrika ülkelerinin gayri safi yurt içi hasılasının tam 7 katı büyüklüğünde.
  • ABD, 2001 yılından bu yana Afganistan ve Irak savaşları için yaklaşık 800 milyar dolar harcadı.
  • ABD’nin 2007 yılındaki savunma bütçesi yaklaşık 78 milyar dolar düzeyindeydi.
  • 130 UÇAK GEMİSİ ALINABİLİYOR: 700 milyar dolar ile her biri 5.3 milyar dolar olan 130 tane uçak gemisi satın alınabiliyor.
  • Mali piyasaları kurtarma paketinin faturasını, dünyanın en zengini olan ve kişisel serveti 57 milyar dolar eden Bill Gates’ten ancak 12 tanesi ödeyebiliyor.
  • En zengin 400 Amerikalının toplam net varlıkları, kurtarma planı için öngörülen miktarın yaklaşık iki katı.
  • İKİ DEV PETROL ŞİRKETİNE BEDEL: Dünyanın en büyük iki petrol şirketi, Exxon Mobil ile PetroChina’nın perşembe akşamı borsa kapanışı itibarıyla toplam piyasa değeri de 728 milyar dolardı. 
    ntv-msnbc 

KAPİTALİZMİN Kazanma dönemi sona erdi, kaybetme dönemi başladı…

  • Türkiye, büyük likitide artışı döneminde sanki dışarıdan kaynak edinmiş gibi görünüyordu, ama daha çok dışarıya kaynak transfer etmekle görevlendirilmiş bir ülkeydi. Küreselleşmenin yeni iş bölümünde Türkiye için kaynak transferi var. Kapitalizmin kaybetme döneminde Türkiyeye bu görevi hatırlatılacak. Ülkedeki bankacılık sektörünün büyük kısmı yabancıya geçtiği için de transfer kolaylaştı zaten. Dışarıya kaynak transferini gerçekleştirme görevini üstelenecek olan bu bankalar, ortalama mevduat sahibi Türk vatandaşlarını; tıpkı ortalama Amerikalılar gibi küresel kapitalizmi bunalımdan çıkarma paketinin vergi mükellefi haline sokacaklar. Dışarıya kaynak aktarırken, bir yandan da kendi bilançolarını olabildiğince sağlam tutmaya çalışacak olan aynı bankalar, kredi açmakta cimri davranacaklar. Dolayısıyla özel sektörün kredilendirilmesi çok yavaşlayacak. Kendi bankası olan holdingler durumu idare edecekler. Asıl sıkıntıyı, bunun dışında krediye muhtaç olanlar çekecek. Kendini döndüren küçük ve orta boy işletmeler ise pazar daraldığı için zora düşecek. Onlar taze kaynak bulabilmekten çok, ürettiklerini satamama sorunu yaşayacak. Malları ucuza kapatılacak. Sonuçta, ekonomi daralacak, işsizlik artacak.”  ____ Prof. Dr. Bilsay Kuruç
Düşüncem o ki; Yakın gelecekte yoksullaşacağımız, zorluk çekeceğimiz kesin. En azından AKPden kurtulsak bari…

PİYASA EKONOMİSİ KİME YARADI… Ülke kalkınmıyor ama Yönetenler ve çocukları kalkınıyor…

Otuz yıldır ülke insanını Piyasa ekonomisi iyidir, bakın kalkınıyoruz, kamu ya da devlet ekonomiden çekildikçe, KİTler satıldıkça ya da kapatıldıkça zenginleşiyoruzdiye kandırdılar. Kişi başına düşen gelirin piyasa ekonomisi sayesinde arttığını rakamlarla anlatmaya çalıştılar yıllarca. 24 Ocak 1980de Türkiyenin dış borcu 13 milyar dolardı. 1920’den 1980 yılına kadar Cumhuriyet tarihi boyunca ülkede yapılan tüm yatırımlar için ancak bu kadar borç alınmış. Bugün sadece özel sektörün borcunun 150 milyar dolar olduğu söyleniyor. Toplam dış borcun 500 milyar dolar olduğundan bahsediliyor. Bu durum milli gelirin değil, milli giderin arttığını gösteriyor.
Ülke kalkınmıyor ama yönetenler ve yakınları sürekli kalkınıyor. Hepsinin çocukları, damatları zengin oluyor. Bunlar piyasa şartlarında rekabet ederek mi zengin oluyorlar? 25-30 yaşlarındaki bu damatlar ve çocuklar hangi yeteneklerini ispat ederek milyar dolarlık şirketlerin yöneticisi ya da ortağı oluyorlar acaba? Bu çocukların hepsi kamu olanaklarını kullanabilmek için şirketlerin yönetici kadrolarına getiriliyor. Başbakanın damadı olmasaydı Çalık grubunun başına gelebilir miydi o genç insan. O genç insan olmasaydı, devletin yani kamunun bankaları teminatsız 750 milyon dolan Çalık grubuna verip Sabah, atvyi satın almalarını sağlar mıydı? Bunlar hep kamu olanaklarını kullanarak zengin oldular.
Otuz yıldır piyasa ideolojisi bir inanç sistemi haline getirildi ülkemizde. Geleceğimizi piyasaya bağladılar. Demokrasinin ancak piyasa ekonomisi uygulandığında olacağını dayattılar topluma. Televizyon kanallarında piyasa ekonomisine karşı çıkanları aşağılayıp azarladılar. Size fantezi gelebilir ama piyasa sosyalizmilaflarını ettiler. Koca profesörler kapitalizmin en soytarı hali olan borsa göstergelerini yorumlayarak ülkenin nasıl kalkındığını izah etmeye çalıştılar. Ama şimdi iktidardakiler dahil herkes panik halinde.
Başbakan iktidara geldiklerinden beri, Cumhuriyet dönemindeki kalkınmayı katladıklarını bağırmakta her gün. Peki, bu ülkede o gıcık olduğunuz 1980 öncesinde hiç iftar çadırı gördünüz mü? Şevki Yılmazın beş boynuzludediği beş yıldızlı otellerde zengin sofralarda iftar daveti var mıydı?
Bu kadar mı basiretiniz bağlandı, siz böyle lüks içinde yaşarken hem de kamu kaynaklarını kullanarak çıkın kenar mahallelere, Anadoluya. İnsanlar aç ve perişan.
Kendileri kamu olanaklarıyla kişisel kalkınmalarını sürdürürken millete serbest piyasayı övüyorlar. Piyasa dedikleri üretim, rekabet filan değil kamu mallarını özelleştirme adı altında yakınlara, gâvurlara satmak. Sattıkları varlıkların hepsi her gün küfrettikleri Cumhuriyetin birikimleri.
Sizin gibi düşünen ve babasından hazzetmeyen bir tanıdığım vardı. Babası ölünce miras kalan binayı parça parça özelleştirdi”, yani sattı yedi ve kendi apartmanının kapıcısı olarak öldü. Size bakınca hep o adam aklıma geliyor da, ne yaparsın ki ülke bizim.
Sayenizde dürüstlük erdem oldu. Kendinize ve yakınlarınıza uyguladığınız kalkınma yöntemini ülke ekonomisine de uygulasanıza.
Ercan Yeşilyurt / 04.10.08 Cumhuriyet
Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU