Sevgiye Dönüştürmek…
Acıyı yaşarken ne kadar olgunlaştığımızı fark edemiyoruz. Geçen gün, kuzenim babasını kaybettiğinde, yüzündeki bitkin hale bakıp, bunun ona kim bilir neler kattığını geçirdim içimden. Acılarını hayattan intikam almaya çevirenler de var şüphesiz. Ancak bizlere olgunluk kattığı da kesin.
Olayları karşılayış şeklimiz bile değişiyor zamanla. Hatta bir bakıyoruz, haklı olduğumuz konuda fedakârlık yapan taraf bile biz oluyoruz. Olgunlaşmamış ruhlar, bu durumu enayilik olarak niteleseler de, aslında hayata karşı olan sevgimizi kollamalıyız. Hayatımızda rolleri olan kişileri suçlamak yerine, hayatta bize gösterilen olayların, bizden kaynaklanan temellerini irdeliyoruzdur aslında. Herkesin içindeki yansımaları yaşadığını düşünüyorum. İçimizde yaşadığımız korkularımızı, endişelerimizi, öfkelerimizi, sevinçlerimizi, kabullenmelerimizi ve de sevgilerimizi dışımızda harekete çeviriyoruz.
Kimi zaman kaçıp gitmek, uzaklaşmak istiyoruz insanlardan, olaylardan hatta bulunduğumuz yerlerden. Oysa içimizdeki fırtınalar, gelgitler değişmeden sadece sahne farklı olacaktır, oynanan tiyatro değil. Kendimizi tam ve bütün olarak düzeltmeden yaşadığımız görüntüler de düzelmeyecektir. O yüzden, acılar bazen çok katı, fedakârlıklar ise çok aptalca görünecektir gözümüze. Oysa ruhunu arındırmaya çalışan her birey, bütün sivriliklerini törpülerken yansımalarını da onunla birlikte törpülediğini fark edecektir. Yani içeriyi temizlenmeden, dışarısı düzelmiyor; anlayacağız!
Belkide içsel temizliğimizi yapmanın tam sırası. Atın ne varsa içeride; korkuları, öfkeleri, kıskançlıkları, nefretleri…
Çünkü hepsi sevgiye dönüştürülmeyi bekliyor. J
Ucnokta…
Sizlerden Gelen Yorumlar…