Emperyalizm.
ABD’nin diğer adı niyetine
“Emperyalizm” lafı, ve bir Sol entel çocukluk hastalığı...
Türkiye’de “Emperyalizm” terimi, bir kavramı ve onu karşılayan bütün ülkeleri ifade etmek için değil, “ABD’nin diğer adı” olarak (ve arada Almanya Fransa İngiltere için) kullanılıyor.
Konu daimi gündem, çünkü “Emperyalizm” lafı üzerinden “entelektüellik” devşiriliyor ve bu bilimsel değil…
Vasatlık mekanı haline gelen Türkiye’de, iktidarı haklı bir yerden eleştirenlerin, neden ille de eski zaman Solcularının eskimiş kalıplarını kullanmaya heveslendiklerini, neden bu yolla “entelektüel” olduklarını sandıkları, başlı başına sosyopsikolojik bir problem…
“Nezle” nasıl bir durumun tanımıysa ve nasıl sadece “Komşunun oğlu”nun yakalandığı hastalığın adı değilse ve belli semptomlar gösteren herkese aynı tanı konuyorsa, “Emperyalizm” de ona benzer bir tanımdır ve sadece ABD’nin ve iki-üç Avrupa ülkesinin “öteki adı” değildir…
Suriye’de hem asker konuşlandırıp hem savaşan, bağımsız Ukrayna’nın savaş gemilerine el koyan, bütün Dünyaya “Keleş” satan Rusya’ya “emperyalist” diyen Türk enteli yok! Afrika’nın yarısını, Amerika’nın dev firmalarını kontrol eden, verdiği krediyi öddeyemeyen ülkerin limanlarına el koyan Çin de emperyalist sayılabilemiyor!..
Türkiye’de “gaste yazısı yaza yaza entelektüel olunduğu”nu falan sanan ve “Emperyalizm” kavramını, “kalabalıkta birbirini tanımak” için kullanan alaturka bir köşe-kenar ahalisi yaşıyor ve bunların, Edirne Kapıkule ötesinde hiç bir hükmü yok, zira “kafasına göre bilim yapmak”, sade burada…
“Emperyalizm” terimi aynı zamanda bir tür turnusol kâğıdı gibi işliyor, çünkü işini evrensel kalitede yapan, Dünya ile denkliğe sahip bilim insanlarının, gazetecilerin vd. bir yazıda on kere “Emperyalizm” diyerek hemdaşlarına sinyal göndermek gibi “psikolocik” ihtiyaçları yok!..
“Emperyalizm” kavramını kullanarak kendine bir nevî “sert devrimci” havaları bahşeden Solumsuların, bu kavramı İslamcıların da sahiplendiğinden ve aynı onlar gibi “ABD’nin ve Batı’nın diğer adı” niyetine kullandıklarından da haberi yok…
Bu devrin Türkiye’sinde, “Kafasına göre bilim, keyfine göre tanım” şeklinde zuhur eden ve bir vasatlık ifadesi olan bozulmaya/dejenerasyona karşı en doğru duruş, rasyonel bilim ve bilimin evrensel kıstaslarını ölçü almak olmalı…
Alaturka entel deryasına karşı en doğru tavır da bu…
__________________
Konstantiniye Notları
Sizlerden Gelen Yorumlar…