İş yaşamında hayata hazır olmak…

Hayata Hazır Olmak…

Üzerinde çok da düşündüğümüz bir hedef değildir, ‘hayata hazır olmak’.

Genel olarak, eğitimi bitirip iş yaşamına girince ‘hayata hazır olduğumuz’ sanılır.

Oysa, hiç de böyle değildir.

Daha çocukluktan başlayarak ‘hayata hazır olma’ donanımını kazanamazsak işimiz zor olur.

Çünkü, iş yaşamı kendisine katılan gençten şunları bekler:

– İyi bir donanım (eğitim, işi hızla öğrenme yetisi);

– Dikkat, zamanı doğru kullanma, iş disiplini;

– Çalışma arkadaşlarıyla iyi iletişim, verimli işbirliği;

– Kendisinden beklenen iş veriminde yüksek performans;

– Çalışmaya kendini verme, işine sadakat.

Peki, işe başlayan gençler neler bekler?

İşte yapılan araştırma da bunları ortaya koyuyor:

– Önce çalışma koşulları, çalışılan günler ve saatler;

– Verilecek ücret;

– Şirketin kurumsallığı;

– Hızlı yükselme olanağı;

Bu sıralama çalışan birisi için normal sayılmalıdır.

Özellikle günümüzde, ‘az çalışıp çok kazanmak’ ilkesinin geçerli olması bu durumun anlaşılmasını kolaylaştırır.

İş çevrelerinin çalışan gençlerle ilgili gözlemleri de önemli.

Gençlerde görülen özellikler olarak:

– Sabırsızlık;

– Yüksek beklenti;

– Sürekli şikâyet hali;

– Kendine aşırı güven görülüyor.

Bu özellikler aslında ‘iş yaşamına düşünsel ve duygusal olarak yeterince hazır olmamak’ anlamına geliyor.

Bu özelliklerin kısaca ifade ettiği anlam, ‘ben çok daha iyi koşullara layığım, ama hakkımı alamıyorum’dur.

Bu psikolojide olan çalışanın gözü yaptığı işte değil, başka işlerde ve başkalarında olacaktır.

Bu olumsuz psikoloji, giderek çalışmalarının verimini düşürecek, kalitesini de azaltacaktır.

Bu önemli konuda, küreselleşmenin gençler üzerindeki etkileri de çok belirgin.

Ne verdiğine değil, ne aldığına bakmak.

Kendini piyasa içinde değer kazanan bir meta olarak görmek.

İşinde gelişmek yerine başkalarına sunacağı bir portföy oluşturmak.

Küreselleşmenin çalışanlar üzerindeki etkileri bunlardır ve bunlara benzerdir.

Peki, şirketlerin çalışanlarına bakışı nasıldır ve nasıl olmalıdır?

Erdal ATABEK /  18.10.2008 / Cumhuriyet…