Çaça balığı….


Çaça balığı

Umut Yalçınkaya ve Kerem Çalışkan

Boğaz da Çaça zamanı…

Boğazın kıyıdaki son kepçeli ağ sistemiyle bu mevsimin süsü olan çaça.ar yakalanıyor. Tabii ağlara istavrit, gümüş ve hamsi takıldığı da oluyor. Hatta bazen zarganalar bile çıkıyor. Boğazın en lezzetli balıklarından olan çaçalar, aslında Egede papalina olarak bilinen küçük balıklar…
İstanbul Boğazında çaça mevsimi başladı. Nisan ortalarında başlayan bu mevsim Haziran başlarına kadar sürecek. Çaça, hamsiden daha küçük, narin ve lezzetli bir balık türü… Egede papalina olarak biliniyor. Sardalyanın küçüğü diye de tanımlanıyor. Ayvalıkta 14 Temmuzda ünlü papalina şenliği de yapılıyor.
Boğazda ise çaça mevsimi tıpkı erguvan mevsimi gibi çok kısa süren bir güzellik… Erguvanların açmasıyla birlikte çaçalar geliyor, erguvanlar döküldüğü zaman çaçalar da gidiyor. Bu süre en çok Nisan başından Haziran başına kadar sürebiliyor. Çaça, İstanbulun eski Rumlarının çok iyi bildiği ve sevdiği bir balık türü.
Rumlar çaçanın tavasından başka, yumurtalı ve dereotlu bir tür gücverini de yapıyorlar. Bunun tabağının Atina’da meze olarak meraklısına 20 Euroya satıldığı da biliniyor.
İstanbul’a çaça her yerde bulunmuyor. Balıkçılarda da bulunması zor. Ancak kıyıdan büyük kepçelerin sarkıtıldığı yerlerde bu balığı yakalamak mümkün. Bu kepçelerden birisi Tarabya’da kıyıda Alman Konsolosluğunun karşısındaki kafenin önünde bulunuyor. Büyük kepçeye bu sistemi işleten balıkçılar çökertme diyor. Çökertmenin başında daha çok Tarabyalı kıyı balıkçılarından Umut Yalçınkaya ve Ali Kerim Server duruyor.

Çaça Balığı

Çaça Balğı

Çaça Boğazın kısa süreli LEZZETİ

Umut Yalçınkaya eski bir kuaför ve bir dönem Star TV’e çalıştığı için medya dünyasının da yakından tanıdığı isimlerden. Balıkçılığı şimdi bir tür hobi ve yaşam tarzı olarak sürdürüyor. Ali Serverin dedesi ise kıyıdaki çökertmeyi ilk kuran ve işleten isimlerden. Çökertmenin tarihi 2. ci Dünya Savaşı sırasında Tarabyaya gelen Kırımlı bir balıkçıya kadar uzanıyor. Günümüze kadar gelmesini ise Kenan Evrenin bir dönem Kalenderde gezinirken, balıkçıların ricası üzerine verdiği özel izne borçlu… Çökertme, bilinen en eski balık yakalama yöntemlerinden biri… Çevresi demirli ağ kepçe suya daldırılıyor. İçine balık geldiği gözlenince, direğe bağlı halatın ucuna asılıp yukarı çekiliyor. Ağın içindeki balıklar küçük kepçeyle toplanıyor. Balıkçılar balıkların canlı kalması için kıyıda yine ağdan büyükçe bir livar da kurmuş. İçinde çaçalar geziniyor.
Balık meraklıları için çaçalar Boğazın kısa süreli ve gelip geçici bir lezzetini sunuyor…
____ Kerem Çalışkan…
***
Not:
08.05.2010 tarihinde Cumhurbaşkanlığı dinlenme köşkünün karşısındaki sahilde yürüyüşe çıktığım rkadaşlarım Sevgi ve Seyhan hanım ile birlikte keyifle sayın Umut Yalçınkaya beyin içtenlikle, eyecanla ve yürekten verdiği bilgilerle birlikte balığın yakalanma süreci eyecanını bizimle doya doya paylaştığı için buradan kendisine teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Boğazda sayende güzel bir anımız daha oldu. Rastgele sevgili Umut arkadaş. :)

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU