Öğrenme Güdüsü…
Çocukların ‘öğrenme isteksizliği’ yaygın bir yakınma konusudur.
Çocuklar gerçekten de ‘öğrenmek istemiyor’ mu?
Yoksa, ‘okul-ders-sınav’ üçlüsü başarısız mı?
Profesör André Giordan ‘ÖĞRENME’ adlı yapıtında bu konuyu irdeliyor.
Özetle, araştırmacı, eğitim sistemini başarısız buluyor.
Çünkü, “Birey kendisi öğrenir”.
Bireye sizin öğretmek istedikleriniz ‘onun öğrenmek istemesi kadar’ başarılı olur.
Peki, birey ‘neden, ne zaman, ne kadar öğrenmek ister’?
İşte, yanıtı aranacak sorular bunlardır.
Çocukları sıralara oturtup da “Öğrenmek zorundasınız” demek yanlıştır.
Oysa, klasik eğitim sistemlerinin yaptığı tam da budur.
Prof. Giordan, bu sisteme karşı çıkıyor.
Onun görüşlerine göre, ‘öğrenme güdüsü (motivasyonu)’ şöyle sağlanabilir:
• öğrenilenin ne işe yarayacağının bilinmesi
• öğrenilenle bir anlamlılık yaratılması
• duygusal değerlilik kazanma
• çalışma sürecini kontrol edebilme
• başarı kazandığını görme
• yapılanın takdir edilmesi.
Aslında bu koşullar, hepimiz için de olumlu bir güdülenmenin anahtarı değil mi?
‘Öğrenilen’ sözcüğünün yerine ‘yapılan çalışma’yı koyalım.
Çalışanların beklentileri de bunlar değil mi?
İşe yararlılık, anlamlılık, değerlilik, özerklik, başarı, takdir görme, ‘motivasyon güdülenme’nin altın anahtarı değil mi?
Peki, bu anahtarı kullanan var mı?
Kim çocukların okulda bu anahtarla çalıştığını görüyor?
Eğitim sistemi bunu önceliyor mu?
Hayır.
Yapabilene başarılı, yapamayana başarısız diyor, o kadar.
Aileler bu anahtarı biliyor mu?
Onlar da bilmiyor.
Aileler kendi beklentileri doğrultusunda çocuğa bakıyor.
Oysa, matematik mi, bunlar gerekli.
Fen bilimleri mi, bunlar gerekli.
Anadil mi? İkinci, üçüncü dil mi?. Tarih, coğrafya mı? Bunlar gerekli.
‘Öğrenmek istemeyi harekete getirmek’.
Eğitimin ilk amacı bu. Bana göre son amacı da bu.
Bunları bilmeden, bunları görmeden “Okumazsan adam olamazsın” tehdidi işe yaramıyor.
Profesör André Giordan haklı.
_____________ ERDAL ATABEK…
Sizlerden Gelen Yorumlar…