Türkiye’de büyük sermaye grupları…


Türkiye’de Büyük Sermaye Grupları: Finans Kapitalin Oluşumu ve Gelişimi
Önsözden–>
Sermayeyi ve daha da özel olarak büyük sermayeyi konu edinen bu kitap, öncelikle, sermaye egemenliğine ve bunun yol açtığı eşitsiz ilişkilere karşı olanlar için yazılmıştır. Kitabın başlıca amacı, Türkiye’deki büyük sermaye gruplarına ilişkin sistematik bir inceleme ortaya koyarak, konuya dair bilgi birikimine katkıda bulunmaktır. Söz konusu sistematiğin temelini, sermaye grupları tarafından gerçekleştirilen ekonomik nitelikli faaliyetlerin dökümü, sınıflandırılması ve analiz edilmesi oluşturmaktadır. Metinde, esas olarak, sermaye gruplarının ne yaptıkları ve bunu nerede ve ne zaman yaptıkları sorularına yanıt aranmaktadır. Bu çerçevede, konunun doğal olarak içinde barındırdığı söylenti ve abartılardan uzak durulmaya ve mümkün olduğunca somut verilere dayanan nesnel bir inceleme yapılmaya çalışılmıştır.

Kitap iki ana kısımdan oluşmaktadır. Giriş bölümünü izleyen birinci kısım Türkiye kökenli büyük sermaye gruplarının (Finans kapitalin) oluşum ve gelişim sürecini ana hatlarıyla ele almakta, ikinci kısımda ise 25 büyük grubun kuruluşlarından günümüze dek gerçekleştirdikleri ekonomik faaliyetler incelenmektedir (İş Bankası-Şişecam, Koç, Sabancı, Çukurova, Oyak, Doğan, Ülker, Doğuş, Enka, Tekfen, Uzan, Zorlu, Anadolu Endüstri, Borusan, Profilo, Eczacıbaşı, Kale, Toprak,Ciner, Çalık, Yaşar, Akkök, İhlas, Alarko ve Elginkan grupları).

–>

“Elinizdeki çalışmada Özgür Öztürk kapitalizme ait en genel en soyut kavram ve düzeneklerden hareketle “geç kapitalistleşen bir ülke olarak Türkiye” ve Türkiye’de sermaye birikiminin seçilmiş haramilerinin (kapitalistlerinin) özgünlüklerini ele alıyor. “Her türden sermaye artışının ayırt etmeksizin yasaklandığı” bir dönemden kapitalizmin (sermaye düzeninin) haramilerine geçişi yani sınırsız zenginlik hırsının toplumsal ortamının oluşturulmasının bir anlamda bu topraklara özgü öyküsünü bu çalışmada okuyacaksınız.” FUAT ERCAN

–>

KAPİTALİZM, TÜRKİYE’DEKAPİTALİZM, TÜRKİYE’NİN 25 HARAMİSİ

“Tanrı her türden sermaye artışını ayırt etmeksizin yasaklar” (L. Hyde, Armağ

an, Metis Yayınevi, 2009).

“Bu sınırsız zenginlik hırsı, bu değişim-değeri avcılığı tutkusu, kapitalist ile

cimride ortak bir yandır; ne var ki, cimri, çılgın bir kapitalist olduğu halde,

kapitalist akıllı bir cimridir” (K. Marx, Kapital-I, 167)

.

“Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, kırk

haramiler namıyla ün salmış bir haydutlar çetesi varmış…

“Kırk haramiler” sadece masallarda mı kaldı? Hayır. Kılık-kıyafetleri, silahları,

yöntemleri değişse de kırk haramiler bugün de var. Uzaklara bakmaya

gerek yok: Kırk haramiler her kapitalist toplumda olduğu gibi Türkiye’de

de var. Büyük holdingler diye de adlandırılan sermaye grupları Türkiye’nin

“kırk haramiler”i…

(M. Sönmez, Kırk Haramiler, Arkadaş Yayınevi, 1992).

Binbir Gece Masalları yazıldığı dönemin yani tarım-ticaret toplumlarının zenginlik yaratma koşullarını işaret etmese bile, yaratılan zenginliğe el koyma biçimlerinden biri olan haramilere de yer vermiş: Ali Baba ve Kırk Haramiler. Tarım ve ticarete dayalı toplumlarda gücün kaynağı ve gücü elinde bulunduranlar daha bir görünür haldeler. Oysa kapitalist sistemde zenginliğin kaynağı, kaynağı yaratma mekanizması ve yaratılan zenginlik üzerinde söz sahibi olanlar çok görünür değil. Görünür kılmak yani yaşanan sürecin bütünsel bilgisini oluşturmak özel bir çaba ister. Zaman içinde oluşan canlı-kanlı aktörlerin/sınıfların ve sınıflar arasındaki bağlantıların açığa çıkarılması gerekiyor. Bu tarz bir çaba için tarih bilinci ile buluşan tarihsel/konjonktürel düzeyin (ampirik düzlem) soyutlama gücü ile birleşmesi gerekiyor.

Yaşanan gerçekliğe yönelik bilme için verilecek bu tarz bir çaba “Kırk haramilerin sadece masallarda kalmadığını” bizlere gösterecek. Elinizdeki kitap (Türkiye’de Büyük Sermaye Grupları Finans Kapitalin Oluşumu ve Gelişimi) günümüzde sayıları artan haramilerden 25’ini detaylı bir şekilde analiz ediyor. Haksızlık yapmamak için ilk elden böyle bir çabanın yeni olmadığını söylememiz gerekiyor.

Mustafa Sönmez Türkiye’de Holdingler; Kırk Haramiler (1987) kitabı ile bu tarz bir çalışmaya öncülük etmişti. Ama Özgür Öztürk’ün çalışmasına da haksızlık etmemek gerekiyor. Çünkü Özgür arkadaşım/meslektaşımın çalışması seçtiği yirmibeş haramiyi oluşum koşulları içinde ele alıp analiz ediyor. Haramilerin içinde gelişip serpildiği sermaye düzeninin (kapitalizmin) en genel/en soyut işleyişinden hareketle Osmanlı’dan itibaren gelişim süreci içinde haramilerin (sermayedarların) bu topraklara ait özelliklerini de işaret ederek analiz ediyor.

Bu topraklara ait özellikler ifadesi üzerinde özellikle durmamız gerekiyor. Çünkü artık içi boşaltılmış birer kabuk olmaktan öteye geçmeyen Marksist kavramların sahicilik kazanması için ele alınan toplumsal gerçeklik içinde yeniden yeniden biçimlenmesi gerekiyor. Elinizdeki çalışmada Özgür Öztürk kapitalizme ait en genel en soyut kavram ve düzeneklerden hareketle “geç kapitalistleşen bir ülke olarak Türkiye” ve Türkiye’de sermaye birikiminin seçilmiş haramilerinin (kapitalistlerinin) özgünlüklerini ele alıyor. “Her türden sermaye artışının ayırt etmeksizin yasaklandığı” bir dönemden kapitalizmin (sermaye düzeninin) haramilerine geçişi yani sınırsız zenginlik hırsının toplumsal ortamının oluşturulmasının bir anlamda bu topraklara özgü öyküsünü bu çalışmada okuyacaksınız.

K. Marx’ın ifadesi ile sermaye düzeninin haramileri cimrilere benzer ama bir farkla: “Bu sınırsız zenginlik hırsı, bu değişim-değeri avcılığı tutkusu, kapitalist ile cimride ortak bir yandır; ne var ki, cimri, çılgın bir kapitalist olduğu halde, kapitalist akıllı bir cimridir.” “Cimrinin parasını dolaşımdan çekmek suretiyle sonu gelmez değişim-değeri biriktirme amacını, ondan daha akıllı ve kurnaz kapitalist,

parayı tekrar tekrar dolaşıma sokmak suretiyle gerçekleştirir” (K. Marx). İşte akıllı cimriler olarak haramiler/kapitalistler içinde bulundukları toplumsal koşullara göre kapitalizmin en genel işleyişi olan sermaye birikim düzeneğinin hem nedeni hem de sonuçlarıdırlar. Yine Marx’ın ifadesi ile kapitalizmin haramilerinin/kapitalistlerin temel amacı “değerin büyümesidir.” Ama bu değer “sırasıyla para ve meta biçimlerine girerken, aynı zamanda da, kendi büyüklüğünü değiştirir, artı- değeri üzerinden atarak kendini farklılaştırır; bir başka deyişle, başlangıçtaki değer kendiliğinden büyür. Çünkü kendisine artı-değer kattığı hareket, kendi hareketi olduğu için de, büyümesi, otomatik büyümedir. Değer olması nedeniyle, kendisine değer katabilecek gizli bir nitelik kazanmış oluyor. Canlı döller yavruluyor, ya da hiç değilse altın yumurtalar yumurtluyor” (K. Marx).

Burada zaman içinde oluşan değerler bir yandan haramilerin büyümesine neden olurken, diğer yandan kapitalist toplumsal ilişkilerin, kapitalizmin toplumsal oluşumunun da gerçekleşmesine yol açarlar. Gelişip büyüyen sermayeler aynı zamanda gelişip büyüyecek yeni sermayelerin de önünü açar. Özgür’ün çalışmasında seçtiği haramilerin tarihsel gelişimine baktığımızda zaman içinde gelişen

büyüyen haramilerin yanı sıra, sürece sonradan katılan haramilerin de varlığını görmemiz olası. Yani sermayenin merkezileşme eğilimi aynı zamanda sermayenintoplumsal alanda etkinliğine bağlı olarak sermayenin saçılmasına yani yeni haramilerin de gelişmesine kaynaklık eder. Haramilerin gelişimindeki farklılık sadece sermaye birikiminin toplam yeniden üretim koşullarını belirlemez, yine elinizdeki çalışmada gösterildiği üzere yeni iktidar ilişkilerinin de gelişmesine nedenolur. 1980’lerde başlayan, sermaye birikiminin toplam döngüsünün ulusal düzeyde gerçekleşmesinin başarı sınırlarına gelinmiş olması sermaye ama çok daha önemlisi döviz biçiminde sermaye ihtiyacını arttırdığı ölçüde, sermayeler arası yeni bölüşüm ilişkilerinin yanı sıra Anadolu’da potansiyel döviz kazandıracak ihracata konu olan alanların uluslararasılaşmasına neden olacaktır. Bu gelişme Anadolu’da haramilerin palazlanması anlamına gelecektir. Bugün siyasal iktidarda olan AKP’nin gerçek temellerini de bu yeni gelişen haramiler ile daha önce gelişen haramiler arasındaki uzlaşma ve çatışkılarda aramak anlamlı olacaktır.

Ama elinizdeki çalışmayı çok daha önemli kılan temel özelliklerinden bir diğeri ise seçilen yirmi beş harami hakkında oldukça detaylı bilgiler sunmasıdır. Özgür’ün işaret ettiği gibi; “Genel olarak, tanınan tanınan olduğu için bilinen değildir.” Gerçekten de Özgür’ün oldukça sistematik çalışması bizlere haramileri bilme olanağı sağlayacak önemli bir veri seti sunuyor. Bu veri seti haramilerin hangi sektörlere ne zaman girdiklerini, ne zaman bazı sektörlerden çekildiklerini, kendi içlerinde nasıl organize olduklarını ve bu özelliklerin diğer ülke/sermaye birikim koşullarına göre ne gibi farklılıklar sergilediğini canlı bir şekilde okuyucuya sunuyor. Özgür’ün oldukça sayfa alacak veri setini sayfa kısıtından dolaya kitaba tamamen almadığını bilmek insanı üzüyor. Ama ne kadar üzücü olsa bile, bu çalışma bu tarz çalışmalara öncülük edecek nitelikte. Çalışma modern dönem haramilerine ve haramilerden hareketle modern dönemin yapısal özelliklerine ve bu özelliklerin bu topraklarda nasıl biçimlendiğine ilişkin bilgiler sunmakla kalmıyor, bu tarz çalışmaların gerekliliğine de işaret etmiş oluyor. Girişte belirttiğim gibi elinizdeki çalışma/emek tarih bilinci ile buluşan tarihsel/konjonktürel düzeyin (ampirik düzlem) soyutlama gücünü birleştiriyor. Ama bu soyutlama düzeyinde kavramlar ele alınan gerçeklik dolayında bileniyor, içerik kazanıyor. Kavramlar kavramı kullananın elinde yeniden biçimlenerek güç kazanıyor.

Kavramlar gerçekliğin en çıplak hali ile kendine içkin olan sınıfsal konumları ve yine bu topraklarda aldığı rengi, dokuyu ele veriyor. Yani haramiler/kapitalistler kapitalist işleyişin aktif özneleri oldukları ölçüde, bu sürece karşı durmak isteyen/duran düşün insanı ve sınıfların da temel yönelimlerinin ne olması gerektiği hakkında bizlere epeyce ipucu veren bir çalışmayı elinizde tutuyorsunuz.

Yazarımızın dediği gibi çalışma “öncelikle, sermaye egemenliğine ve bunun yol açtığı eşitsiz ilişkilere karşı olanlar için yazılmıştır.” Sosyal Araştırmalar Vakfı (SAV) akıntıya karşı harcanan önemli bir emeği sizlere sunuyor. Sosyal Araştırmalar Vakfı sermaye egemenliği ve bunun yol açtığı eşitsiz ilişkilerin taşıyıcısı olan yirmibeş haramiyi anlayıp/analiz edeceğimiz bir çalışmayı gündemize taşı-

dı. Kendinden çok şey öğrendiğim sevgili arkadaşım Özgür Öztürk’e ve bu güzel çalışmayı yayına hazırlayan sevgili Serap Kurt’a ve Ülkü Gündoğdu’ya teşekkür ediyorum. Sayenizde kavramlarımız daha bir ete-kemiğe büründü, bu topraklara ait gerçeklik daha bir görünür oldu. Aydınlatmaya devam. Umutlanmaya devam. / Fuat Ercan – Teşvikiye

İÇİNDEKİLER

<!–
–>İÇİNDEKİLER

KAPİTALİZM, TÜRKİYE’DE KAPİTALİZM, TÜRKİYE’NİN 25 HARAMİSİ

FUAT ERCAN. 7

ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR. 11

GİRİŞ……………………………………………………………………………………………15

BİRİNCİ KISIM

TÜRKİYE’DE FİNANS KAPİTALİN OLUŞUMU ve GELİŞİMİ………………………….25

OSMANLI’DAN KALAN MİRAS………………………………………………………….27

CUMHURİYET DÖNEMİNİN İLKYILLARI………………………………………………..48

KAPİTALİST ÜRETİME GEÇİŞ………………………………………………………………64

İÇE YÖNELİK BİRİKİM SÜRECİNDE TEKELLEŞME……………………………………..83

GEÇ KAPİTALİSTLEŞEN ÜLKELERDE FİNANS KAPİTAL…………………………….103

FİNANS KAPİTAL EGEMENLİĞİNİN KURULUŞU……………………………………113

FİNANS KAPİTALİN GELİŞİMİ: ‘DIŞA AÇILMA’ VE HOLDİNGLER………………128

DIŞA AÇILMA SÜRECİNDE BİRİNCİEVRE…………………………………………….134

DIŞA AÇILMADA İKİNCİEVRE………………………………………………………….147

KRİZ ve DIŞA AÇILMADA ÜÇÜNCÜEVRE……………………………………………170

İKİNCİ KISIM

TÜRKİYE’DE BÜYÜK SERMAYE GRUPLARI -PORTRELER………………………….189

SUNUŞ……………………………………………………………………………………….191

İŞ BANKASI – ŞİŞECAMGRUBU……………………………………………………….193

KOÇGRUBU………………………………………………………………………………..218

SABANCI GRUBU………………………………………………………………………….242

ÇUKUROVAGRUBU………………………………………………………………………259

ORDU YARDIMLAŞMA KURUMU(OYAK)……………………………………………275

DOĞAN GRUBU…………………………………………………………………………..286

ÜLKER GRUBU (YILDIZ HOLDİNG)……………………………………………………..300

DOĞUŞGRUBU……………………………………………………………………………311

ENKA…………………………………………………………………………………………322

5

TEKFEN……………………………………………………………………………………….332

UZANGRUBU………………………………………………………………………………342

ZORLUGRUBU……………………………………………………………………………..353

ANADOLU ENDÜSTRİGRUBU………………………………………………………….362

BORUSAN…………………………………………………………………………………..371

PROFİLO……………………………………………………………………………………..381

ECZACIBAŞIGRUBU………………………………………………………………………390

KALE GRUBU (BODURGRUBU)…………………………………………………………399

TOPRAK GRUBU……………………………………………………………………………405

CİNER GRUBU (PARKGRUBU)………………………………………………………….411

ÇALIKGRUBU………………………………………………………………………………418

YAŞARGRUBU……………………………………………………………………………..426

AKKÖKGRUBU…………………………………………………………………………….433

İHLAS GRUBU……………………………………………………………………………….439

ALARKO……………………………………………………………………………………..446

ELGİNKAN TOPLULUĞU…………………………………………………………………453

SONUÇ………………………………………………………………………………………459

EK : BÜYÜK SERMAYE GRUPLARINDA FAALİYET ÇEŞİTLİLİĞİ…………………..466

KAYNAKÇA…………………………………………………………………………………471

<!–

–>

ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR

Hegel’inbir sözü var: “Genel olarak, tanınan tanınan olduğu için bilinen değildir” diye(1986: 37). Aşina olduğumuz, tanıdığımız bir nesneyi ya da kişiyi sırf bunedenle bildiğimizi düşünmek yanılsamadır. Zira, tanışıklık başka şey, bilgi başka bir şeydir.

Konu holdingler (daha doğrusu, Türkiye’de genellikle holding biçimi organizasyonu benimseyen büyük sermaye grupları) olunca bu bilgisizlik de kritik bir önem arz ediyor.Türkiye’de Koç, Sabancı, Doğan, Eczacıbaşı gibi isimlerden ve bu isimlerin işaret ettiği gerçeklikten haberi olmayan bir kişi bulmak hayli zor olacaktır.Holdingler, bu ülkede yaşayan hemen herkesin az çok aşina olduğu oluşumlardır. Kamuoyundailgi görür ve dikkatle izlenir, tanınırlar. Ama, aslında pek bilinmezler.Konuyu sistematik biçimde ele alan bilimsel yayınların sayısı holdinglere yönelikilgiyle açıkça ters orantılıdır. İş dünyası dergilerinde sıkça yer verilen çoğuörtülü reklam niteliğindeki yazıların ve günlük gazetelerin ekonomi sayfalarınıdolduran yine çoğunlukla reklam niteliği taşıyan haberlerin dışında, büyük sermayegruplarına odaklanan ve bunları sistemli biçimde inceleyen çalışmalar olağanüstüaz sayıdadır.

Böylebir bilginin ‘kritik’ olmasının nedeni nedir peki? Basitçe, holdinglerin sermaye birikimi sürecinin aktif özneleriolmalarıdır. Kuşkusuz, bu sürecin tek öznesi holdingler değildir. Zira, sermayedemek, sermaye ilişkisi içindeki sınıfların varlığı demektir. Bir yanda üretimve geçim araçlarını elinde tutan küçük bir azınlığın, bir yanda da bunlarınhesabına çalışan büyük çoğunluğun bulunduğu, çelişkili ve çatışmalı toplumsalilişkiler demektir. Yine, resmin bütünü içinde, birbiriyle çelişen çıkarlarasahip farklı sermaye kesimleri ve tüm bu sınıf-içi ve sınıflar arası çatışmalıilişkilerin billurlaştığı bir alan olarak devlet de daima görülebilir durumdadır.Bununla birlikte, diğer sermaye kesimlerine göre çok daha etkili olabilen vehemen her zaman yüksek bir sınıf bilinci ile hareket eden büyük sermaye gruplarınınoluşum ve gelişimleri dikkate alınmadan, Türkiye’de kapitalist gelişme sürecive bu süreç içinde yaşanan dönüşümler bütünlüklü olarak anlaşılamaz. Örneğin,Türkiye ekonomisinin 1980 yılından itibaren ‘dışa açılması’, büyük sermayeninve onun örgütü TÜSİAD’ın rolü dışarıda bırakılırsa, sağlıklı biçimde analizedilemez.

Saltakademik bir merakın ötesinde, bu tarz bir bilgi sermayeye karşı mücadelelerin doğrukonumlanması açısından da önem taşımaktadır. Bu bağlamda, örneğin, 1977-78‘Büyük Grev’inde Maden-İş’in uygulamaya çalıştığı ‘holdingleri kuşatan grevstratejisi’ anımsanabilir (Şafak 2007: 51). Başarılı olup olmadığı bir yana,böyle bir strateji o dönemde Türkiye’de yaşanan dönüşümleri (holding)

biçimialtında Finans kapitalin oluşumunu) analiz ederek buradan pratiğe dönük sonuçlarçıkarma yolunda ciddi bir girişim anlamına gelmiştir. Benzer bir çabanın bugünde gösterilmesi ve ekonomik ve sosyal yaşamdaki dönüşümlerin analizinden pratiğedönük sonuçların çıkartılması, hiç kuşkusuz, gereklidir. Sermayenin farklıülkeler ve farklı üretim kolları arasında rahatça hareket edebildiği bir ortamda,sendikal mücadelenin iş yeri ya da iş kolu düzlemi ile sınırlı kalmaması için sınıförgütlerinin daha etkili stratejiler geliştirebilmeleri acil bir önem taşımaktadır.

Sermayeyive daha da özel olarak büyük sermayeyi konu edinen bu kitap, öncelikle, sermayeegemenliğine ve bunun yol açtığı eşitsiz ilişkilere karşı olanlar için yazılmıştır.Kitabın başlıca amacı, Türkiye’deki büyük sermaye gruplarına ilişkin sistematikbir inceleme ortaya koyarak, konuya dair bilgi birikimine katkıda bulunmaktır.Söz konusu sistematiğin temelini, sermaye grupları tarafından gerçekleştirilen ekonomiknitelikli faaliyetlerin dökümü, sınıflandırılması ve analiz edilmesi oluşturmaktadır.Metinde, esas olarak, sermaye gruplarının ne yaptıkları ve bunu nerede ve nezaman yaptıkları sorularına yanıt aranmaktadır. Bu çerçevede, konunun doğalolarak içinde barındırdığı söylenti ve abartılardan uzak durulmaya ve mümkünolduğunca somut verilere dayanan nesnel bir inceleme yapılmaya çalışılmıştır.

Kitapiki ana kısımdan oluşmaktadır. Giriş bölümünü izleyen birinci kısım Türkiyekökenli büyük sermaye gruplarının (Finans kapitalin) oluşum ve gelişim süreciniana hatlarıyla ele almakta, ikinci kısımda ise 25 büyük grubun kuruluşlarındangünümüze dek gerçekleştirdikleri ekonomik faaliyetler incelenmektedir (İş Bankası-Şişecam,Koç, Sabancı, Çukurova, Oyak, Doğan, Ülker, Doğuş, Enka,

Tekfen,Uzan, Zorlu, Anadolu Endüstri, Borusan, Profilo, Eczacıbaşı, Kale, Toprak,

Ciner,Çalık, Yaşar, Akkök, İhlas, Alarko ve Elginkan grupları). Söz konusu gruplarnicel bir kritere göre seçil(e)memiştir, zira birçok büyük sermaye grubu malibilgilerini kamuoyuna açıklamamaktadır. Bu nedenle, gruplar, Türkiye’deki enbüyük sermaye gruplarını temsil etmek üzere, kuşkusuz eksik ancak incelemenin amaçlarıaçısından yeterince kapsayıcı bir örneklem oluşturacak biçimde seçilmiştir. İkincikısmın her bir bölümünde ayrı bir sermaye grubu konu alınmıştır. Her bölümünsonunda, ele alınan grubun faaliyetlerinin dökümünü yıl bazında ve ISIC sistemiile sınıflandırılmış olarak sunan bir tablo yer almaktadır. Bu kısmın başındakikısa sunuş bölümünde tablolara ve tabloların elde edilişine dair açıklamalar verilmiştir.

Kitabıniki ana kısmı birbirinden bağımsız olarak okunabilir. Hatta, genel okuyucu açısından,önce ikinci kısmı okumak ve sonra birinci kısma dönmek de iyi bir yöntemolabilir. İkinci kısımdaki olgusal ağırlıklı ve metnin hacmini sınırlandırabilmekiçin zorunlu olarak benimsediğim kısa ve ‘hızlı’ anlatım biçiminin okuma esnasındazorluk yaratmamasını dilerim.

Kitap,Marmara Üniversitesi Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme kürsüsünde Prof. Dr.Fuat Ercan’ın danışmanlığı altında 2008 yılında tamamladığım doktora tezinedayanmaktadır (bu teze YÖK’ün Ulusal Tez Merkezi internet sayfasından ulaşılabilir).Bununla birlikte, tez çalışmasına kıyasla bazı farklılıklar içermektedir. Öncelikle,tezde 20 sermaye grubu incelenmişken, şimdi bu rakama 5 sermaye grubu dahaeklenmiştir. Bunun yanı sıra, tezin bazı bölümleri dışarıda bırakılmış, bazıbölümleri özet biçimde dahil edilmiş, hemen tüm tablolar ve veriler güncellenmiş,ayrıca metnin tamamı yeniden düzenlenmiş ve tezde çok sayıda olan dipnotlardanbüyük ölçüde arındırılarak baştan sona yeniden yazılmıştır.

Tez danışmanım Fuat Ercan’a, yayın sürecindeki katkılarından dolayı Serap Kurt’a veSAV Yayınları çalışanlarına, ayrıca kitaba katkıda bulunan, emeği geçen tüm dostlara ve hocalarıma çok teşekkür ediyorum. / ÖzgürÖztürk /Aralık2009

DİĞER

SAV Sosyal Araştırmalar Vakfı

ISBN 978-605-89715-8-5

Sosyal Araştırmalar Vakfı – 29

Küreselleşme Dizisi – 13

Türkiye’de Büyük Sermaye Grupları

Finans Kapitalin Oluşumu ve Gelişimi

Özgür ÖZTÜRK

Birinci Basım: Mart 2010

Yayına Hazırlayan

Serap KURT

Kapak Tasarımı

İlknur KAVLAK

Baskı Öncesi Hazırlık

Ülkü GUNDOĞDU

Baskı ve Cilt:

Ezgi Matbaası

Çobançeşme Mah.. Sanayi Cad.

Altay Sok. No:10 Yenibosna/İSTANBUL

Tel: 0 212 452 23 02

Sosyal Araştırmalar Vakfı İktisadi İşletmesi

İstiklal Caddesi Balo Sk. Analin Ap. No: 17/2

Beyoğlu – İstanbul

Tel/Fax: 0 212 292 55 85 – 292 55 86

Web: http://www.sav.org.tr

e-mail:
// merhaba@sav.org.tr

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU