Geleceğin Medyası; Bloglar…


Geleceğin medyası; bloglar…

Bloglar internette kişisel ifadenin en kolay ve hızlı yolları arasında. Henüz çok kısa bir tarihleri olmasına karşın, hızla kendi iletişim mecralarını yaratıyorlar. İlerde de hantal medya kanallarının tekelini kıracağa benziyorlar. Şimdiden pek çok kurum ve marka blogcuların yazdıklarına göre tavır belirliyor… / SİNEM DÖNMEZ

İnternet yeni dönemde kendi fikirlerini üreten ve kamuoyuyla paylaşabilen bir halkın yeni mecrası olmaya doğru ilerliyor. Kişisel bloglarında “ben buradayım” diyebilen blog yazarları, istedikleri konuda düşüncelerini ifade ederken, deneyim ve eleştirilerini de aktararak seslerini duyuruyor. Kendi yazarlarını yaratan, yeni ve yaratıcı fikirlerin yer aldığı bloglar pek çok kurum tarafından özellikle dikkate alınıyor. Hatta artık blog yazarlarına ödül bile veriliyor. Geçen hafta ikinci kez düzenlenen Blog Ödülleri 2009, 14 dalda verdiği ödülle, blog yazarlarının sadece kendileri için yazmadıklarını kanıtladı.

Ödül töreni öncesinde düzenlenen 2009 Blog Konferansı’nda en çok konuşulan konu, internet kullanıcılarının neden blog yazmaya yöneldikleri, sosyal medya ve blogların iletişim dünyasına katkılarıydı. Örneğin Microsoft’un etkinliklerine basın mensuplarıyla birlikte blog yazarlarını da çağırması blogların gittiği yeri de işaret ediyor aslında. Blog yazmak genel olarak halk arasında sanal ortamda günlük tutmak olarak algılansa da, artık internet kendi yazarlarını ve kendi iletişimcilerini yaratıyor. Son zamanlarda kendini ifade etme yöntemlerinin başında gelen internet, özellikle interaktif olması ve halkın katılımını sağlamasıyla, güçlü bir kitle iletişim aracına kavuştuğumuzun göstergesi. Biz de blog ödüllerini organize eden ekipten Burcu Şensoy ve katılımcılara yazdıkları blogları sorduk.

Şensoy, yurtdışında yükselen bir çizgide seyreden blogların Türkiye’deki gelişiminin de aynı paralellikte seyrettiğini görünce ödül töreni düzenleme fikrinin ortaya çıktığını söylüyor. Kendisinin de uzun yıllardan bu yana blog yazdığını vurgularken, “Bloglar, güçlü içerik üretimlerinin yanı sıra, diyaloğa dayalı yapılarıyla da tek yönlü iletişim devrini kapattılar. Bu yeni mecranın desteklenmesi, gelişebilmesi ve daha fazla insana ulaşabilmesi için neler yapılabileceğini düşünürken aklımıza Blog Ödülleri fikri geldi. Blog Ödülleri’nin yurtdışında benzerleri bulunuyor, ancak Türkçe içerikle o platformlarda yer almamız ve kendimizi göstermemiz mümkün değildi. İşte biraz da bu noktadan yola çıkarak geçen yıl, tamamen Türk blog küresine yönelik bir organizasyon düzenlemeye karar verdik” diye anlatıyor.

2009 Blog Ödülleri’ne toplam 1436 blog başvurmuş. İlk elemenin ardından 1176 blog 14 farklı kategoride yarışmaya hak kazanmış. Oysa geçen yıl yarışmaya topu topu 471 blog yazarı katılmış. Blog yazarlığının gelişmesinin artık tek yönlü iletişimin bir fayda sağlamamasından kaynaklanan doğal bir süreç olduğunu anlatan Şensoy, ödüllerin bu süreci güçlendirmek için bir destek mekanizması olarak da değerlendirilebileceğini söylüyor. Amaçlarının blogların güçlenmesi, seslerini daha geniş kitlelere duyurması ve her şeyden önemlisi genç blog yazarlarının uzun süredir bu işle uğraşan tecrübeli blog yazarları önderliğinde teşvik edilerek güçlü ve istikrarlı kalemler haline gelmeleri olduğunu anlatıyor.

Blogların, içinde bulunduğumuz karşılıklı iletişimin ve diyaloğun son derece önem kazandığı çağa da uygun bir platform yarattığını söylüyor Şensoy. Basın toplantılarına blog yazarlarının davet edilmesini de, blog yazarlarının tarafsız bir bakış açısıyla yazabilmelerine ve internetin inanılmaz hızdaki aktarım gücüne bağlıyor. Şensoy, kullanıcı geri bildirimleri doğrultusunda gelişen marka anlayışının günümüzdeki önemine dikkat çekerken, markaların tüketicileri ile bire bir iletişime geçebilecekleri, diğer bir deyişle “konuşabilecekleri” bir platform arayışında ve ihtiyacında olduğunu vurguluyor: “Kullanıcı deneyiminin paylaşılması, yorumlanması ve bu doğrultuda elde edilen geri bildirimler herhangi bir ilandan çok daha anlamlı ve çok daha değerli. Blogların önemi de işte bu noktada netleşiyor. Kişisel görüş ve deneyimlerin paylaşılması özellikle ürün ve hizmet bazında değerli olduğu için blogların önümüzdeki yıllarda hem önemli bir kaynak hem de ciddi bir tanıtım mecrası olarak hayatımıza daha da entegre olacağını düşünüyorum.”

Blog Ödülleri katılımcılarından Davut Tokcan, 2007’den beri kanser hastalığıyla ilgili bir blog yazıyor. İki kez kansere yakalanan Tokcan, son olarak “her şeye rağmen yalnız değiller” bloguyla kanser hastalarına ulaşmayı, onları evlerinde ziyaret etmeyi amaçlıyor. Burak Dönertaş, “Bloglar tam anlamıyla geleceğin haber alma mecrası olmayacaklar ama önemli ve destekleyici bir konumda olacaklar” diyor. Burak Bayburtlu, blogların geleceğin olduğu kadar günümüzün de haber alma kaynağı olduğunu düşünüyor. Özellikle teknoloji, spor ve kültür-sanat alanındaki gelişmeleri bloglardan da takip edebilmenin mümkün olduğunu söylerken, yakın gelecekte kitleleri ilgilendiren haberlerin de bloglara taşınmasının en önemli gelişme olacağını söylüyor.

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU