İnanç ve Zalimlik… (Yorumsuz)
İslam tarihinde, Emeviler döneminin başlangıcından itibaren bu konular çok şiddetle tartışılmıştır. Çünkü; İslam’ın halkçı yapısını saltana çeviren Emevi yönetimi; kendi yaptıkları zulümleri, kırımları; kaza ve kader örtüsü altına süpürerek aklama yoluna gittiler. Örneğin; Kerbela’da Hz. Muhammet’in torunlarını kılıçtan geçirtenler; bu işin Allah’ın kazası olduğunu iddia ettiler ve çevrelerindeki Müslümanları da bu yolla uyutabildiler. Tarih içinde çok etkili olan bu zihniyete, ilk teorisyeni Ebul Musa Eşari’ye bağlantılayarak Eşarilik denildi. Eşariler; doğrudan söylemeseler de bu yorumlarıyla; yapılan zulmü, haksızlığı; Allah’ın bir takdiri gibi göstererek Allah’ı zalim birisi gibi tarif etmiş oluyorlardı. Bunların Allah’ı ile o dönemin sultanları arasında fark kalmıyordu.
Bir de Allah’ın olumsuz eylemlerin kaynağı olmayacağına yani adil olduğuna inanan Müslümanlar vardı. Adliye grubu denilen bu bölümdekilere göre insanın aklı; şeriatın açıklaması olmaksızın; içeriğini anladığı eylemin ve varlığın çirkin veya güzel olduğunu algılayabilir. Dolayısıyla da akıl sahibi her varlık; iyi ve güzel olan işi yapmayı; kötü ve çirkin işten uzak durmayı tercih etmek zorundadır. Örneğin; insan aklı; devlet hazinesinin tarafgir biçimde harcanmasını yasaklar; bunun için Allah emrine gerek bile yoktur. İnsan aklı; zulmü önlemeyi; iyilikleri ödüllendirmeyi gerektirir.
Eşariler’e göre, insan aklı tek başına iyi ve çirkini, doğru ve yanlışı algılayamaz. Şu alemde ne oluyor ise Allah onu istemiş demektir. O yüzden; eğer bir maden ocağında grizu patlamış, ocak çökmüş; oradaki işçiler can vermiş ise bu durum; Allah’ın istediği bir sonuçtur. İşte Eşariler ve onların yolundan gidenler; bilmeden de olsa; Allah’ı zalim olarak gösterecek bir yorumu halka dayattılar ve kabul ettirdiler.______________
Riza Zelyurt / Güneş / 24 Mayıs 2010
Sizlerden Gelen Yorumlar…