Ertuğrul Yalçınbayır ile AKP…


Leyla Tavşanoğlu ve Ertuğrul Yalçınbayır söyleşi...Cumhuriyet 04.07.2010

AKP’li eski Devlet Bakanı Ertuğrul Yalçınbayır ‘Tayyip’e kelime-i tayyip gerek’ diyor: Politikada edep ve nezaket şart…
Kısa vadede tribünlere, taraftara oynamak, onların alkışlarını almak mümkündür. Ama uzun vade kaliteli oynamayı gerektirir.
İnsanların sınandığı zamanlar olağanüstü dönemlerdir. Bugün olağanüstü süreçleri yaşıyoruz.

SÖYLEŞİ / LEYLA TAVŞANOĞLU

Bir zamanlar AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olan Ertuğrul Yalçınbayır şimdi partinin sade bir üyesi. Hükümetin icraatını eleştiriyor ama kendi deyimiyle usul ve adap içinde. Tribünlere oynamanın son derece yanlış bir politika olduğunu vurguluyor. AKP’nin iyi yönetişimi beceremediğini söylüyor. Siyasetin yargıya müdahalesini çok sert bir dille eleştiriyor. Hele de Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar’ın, ABD’de Ulusal Halk Radyosu’na verdiği demecinde, Balyoz Darbe Planı belgelerinin gazetede yayımlanması için Başbakan ve devlet istihbaratının başıtarafından teşvik edildiklerini söylemesiniskandalolarak niteliyor.
– Kuruluşuna çok katkıda bulunduğunuz, hatta programını yazdığınız AKPyle Türkiye nereye doğru gidiyor?
E.Y. – Bir kere partinin programını ortak akılla yazdık. Bunu yazarken uluslararası metinlerden, var olan ulusal metinlerden, bilgi birikimlerinden yararlanalım dedik. Parti programları anayasa gibidir. Bunlar genel başkan dahil, herkesi bağlar. Parti içi demokrasi yarışmayla olan bir demokrasidir. Bu birden çok adayın serbest rekabet ortamında yarışmasıdır. Bugün partilerimizde parti içi yarışma, parti içi demokrasi yoktur. Disiplin ön plandadır. Hukukun üstünlüğüne sahip olarak yarışma haklarını güvence altına almak gerekir.
Partiler bugün kendi içlerinde bunlara sahip değil. Partilere ülke yönetimiyle ilgili yönetme görevi verildiğinde bu anlayışlar orada da devam ediyor. Partiler kendi eylem ve işlemlerinin denetimine pek sıcak bakmazlar. Bugün mesele iyi yönetişim sorunudur.
Liderlerin eylem ve işlemleri idari yargı, Danıştay’la güvence altındadır. Parlamentonun eylem ve işlemleri Anayasa Mahkemesi’nin denetimiyle güvence altındadır. Bugün liderlerin eylem ve işlemlerinin denetimlerinin yüzde 50’den fazlası yargıdan dönmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kanunları, TBMM İçtüzüğü’nü denetlemedeki rolüne bakıyoruz. Anayasa Mahkemesi’ne 2002’den bu yana açılan 180’in üzerindeki davanın çok önemli bir kısmı mahkemece iptalle sonuçlanmıştır.
Bu da hem yasama meclisinin anayasal yargıya, anayasaya, uluslararası sözleşmelere uygunluğa dikkat etmediğini gösterir, hem de idarenin eylem ve işlemlerinin yapılması sırasında hukuka uygunluğun gözetilmediğini gösterir. Zaman gelir yönetenler idare mahkemelerinden, zaman gelir Anayasa Mahkemesi’nden şikâyet eder. Kendi lehlerine olunca alkışlarlar, aleyhe olunca mahkemeler de yıpratılır. Konuyla ilgili başbakanların, bakanların söylemlerini gördük. O zaman bu mahkemeleri kaldıralım mı?
– Yüksek yargı yok edilirse o zaman demokrasinin kontrol ve denge sistemi ne olur?
Demokrasi seçimden, sandıktan ibaret olmayan bir değerler bütünüdür. Onun içinde demokrasinin katılımcılığı, hukukun üstünlüğü, denetlenebilirlik ve denetleyebilirlik, şeffaflık vardır. Demokrasi bir değerler bütünüdür. Sadece çoğunluk yetmez. Çoğulculuk, artı denetim gerekir. En önemli hadise de hukuki denetimdir. Yargı da, yasama da, yürütme de millet adına karar verir. Bunlar yetkilerini anayasadan alırlar. O nedenle bunların hiçbirinin diğerine üstünlüğü söz konusu değildir.
– Başbakan bunu kabul etmiyor. Yargı da ne oluyormuş havasındayken sorun nasıl çözülür?
Bu da bu konularla ilgili içselleştirmenin tam olarak gerçekleşmediğini gösteriyor. Bir karşı görüşe görüşle, belli adap ve usulle muamele etmek gerekir. Devletlerin ve toplumların en önemli görevleri bireye, diğer gruplara saygılı ve nazik davranmaktır. Bunlar da belli usul ve adap çerçevesinde yürüyen işlerdir. Kanunların, anayasanın yapımındaki usule bakın. Orada kalite göremezsiniz.
Polemik konuları espriyi, nükteyi içermelidir, kaba sözü, şiddeti değil. Oralardaki ufak tefek şiddetler diğer şiddetlerin de en önemli kaynaklarıdır. Biz barışı, güvenliği sağlamakla yükümlüyüz.
– Erdoğan ise Ben gerilimden yanayım diyor. O zaman ne olacak?
Bunlar Soğuk Savaş dönemi siyasetlerinin tezahürüdür. Benim varlık sebebim karşı tarafın zafiyetidir, görüşleridir, anlayışı olmamalıdır. Sizin varlık sebebiniz kendinizi anlatmaktır, tanıtmaktır, bu konularla ilgili diyalogdur ve üstün kuralları yakalayabilmektir.
Bununla ilgili çelişkili işler yapıyorsanız gerilim politikaları, Soğuk Savaş devam eder. Bunlardan uzun vadede onlar da zarar görür. Kısa vadede tribüne, taraftara oynamak, onların alkışlarını almak mümkündür. Ama uzun vade kaliteli oynamayı gerektirir.
Karambole oynanan futboldan zaman zaman sonuç alabilirsiniz. Ama zevk almak, kaliteyi yakalamak gerekir. O usul ve adap önemlidir. Arapçada, iyi, güzelin anlamı tayyiptir. Tayyip’e kelime-i tayyip gerekir. Bunun aksi davranışlar kabul edilmez.
– Geçtiğimiz aylar hep gerilimle geçti. Bunun en önemli örneklerinden biri İsraille yaratılan gerilim politikası oldu. Özellikle Mavi Marmara gemisinin Gazzeye giderken İsrail komandoları tarafından basılıp dokuz kişinin öldürülmesi olayı iki ülkeyi neredeyse savaşın eşiğine getirdi. Ama bir baktık, geçen gün Brükselde Davutoğlu ve İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Ben Eliezer gizli bir görüşme yapıp el sıkışmışlar. O zaman insana sormazlar mı sonuç böyle olacaktı da neden gerilim yarattınız diye?
Bu gerilim One minutele başladı. Bu bir üslup meselesidir. Ama iyi bir üslup değildir. Ondan sonraki süreçlerde karşınıza terör çıkıyor. Terör bütün dünyanın kınadığı bir olgu. Ama dünyada terör tanımında bir ittifak yok. 190’ın üzerinde terör tanımı vardır. Birisinin terörist dediğini diğeri insan hakları ve özgürlükler savunucusu olarak görebilmektedir. Örneğin HAMAS’la ilgili ABD’nin ve İsrail’in tespiti terörist örgüt olduğudur. Biz ise halkın oyuyla seçildiği için değişik bakış açısına sahibiz. Ya da Sudan uluslararası düzeyde kınanırken bizim görüşümüz farklı. Böylesine ihtilaflar olduğu sürecin çok iyi yönetilmesi gerekir. Bu da iyi yönetişim kavramıyla açıklanabilir.

Sıfır sorun politikası diye bir şey olamaz

– Yani Davutoğlunun sıfır sorun politikası iyi yönetilemediği için mi bu kadar sorun yaratıyor?
Sıfır sorun politikası diye bir şey olmaz. Irak’la, Suriye’yle, Yunanistan’la, Ermenistan’la, Azerbaycan’la, Rusya’yla, İsrail’le, Güney Kıbrıs’la, ABD’yle sıfır sorun mu var? Bu sorunların barışçı hedeflerle, hukukun üstünlüğü dikkate alınarak ülkenin çıkarının bağdaştırılmasıyla üstesinden gelinebilir. Ülke çıkarları hukukun üstünlüğüyle örtüştüğü sürece siz uluslararası saygınlığa kavuşursunuz.
Ben Mavi Marmara gemisi sürecinin iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Dış politika artık iç politikanın en önemli malzemesi haline gelmiştir. Terör de iç politikanın malzemesi olacaktır. Görüşecek miyiz yoksa görüşmeyecek miyiz? Çömelerek mi yoksa ayakta mı? Bunlar nasıl polemik? Bunlar sahnenin önünde oynanan oyunlardır. Asıl senaryoya bakmak gerekir.
– Dış politikayı oy getirisi için iç politikada bu kadar malzeme yaparsanız sonu ne olur?
Tribünlere oynayarak bu iş olmaz. Tribünler çokluğu ifade edebilir. Ama ben bunun kaliteli olduğunu sanmıyorum. Bunlar yarın öbür gün başka çelişkileri beraberinde getirir. Bu çelişkilerin giderek artması güven bunalımını doğurur. İsrail’le yaşananlar, sonra bakanların gizli görüşmeleri ve araların düzeltilmesiyle ilgili çalışmalar, taşeronlukla ilgili suçlamalar, birbiriyle tamamlanan ama içlerinde çelişkileri de barındıran bir süreçtir. Güven bunalımıdır.
– Sizce Anayasa Mahkemesi anayasa değişikliği paketiyle ilgili ne yönde karar alır?
Umarım karar pazartesi günü (yarın) açıklanır. Anayasa oylamalarında hangi maddelerin birlikte, hangi maddelerin ayrı ayrı oylanacağına dikkat etmek gerekir. Anayasa bir bütündür. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili güzel hükümler var. Ama bunları bonus olarak kullanıp başkaları üzerinden sonuç almak isterken dikkatli olmak zorundasınız. Yargıda yapılan değişiklikler evrensel standartları karşılıyor mu? Yargının tarafsızlığını, bağımsızlığını sağlıyor mu? Siz bütün maddelerin hepsini bir araya koyarsanız insanların düşünce özgürlüğüne, evrensel standartlara saygı göstermezsiniz. Anayasa Mahkemesi anayasanın 175. maddesi’nnin 7. fıkrasındaki hükmü çağdaş bir şekilde yorumlarsa, hangi maddelerin birlikte hangi maddelerin ayrı ayrı oylanacağının belirtilmesi şeklinde anlarsa o zaman bu değişiklik referanduma gitmeyecektir. Türkiye çok dinamik bir ülkedir. İyi yönetildiği takdirde başarıyı elde eder. En önemli insan hakkı yönetişim hakkıdır. İnsanların bu hakkı isteme, yönetenlerin de bunu yapma görevleri vardır.

Öfke sağlıksızlık belirtisi

– Başbakan son aylarda öfke belagatinden beslenir oldu. Sizce neden bu kadar öfkeli?

Sağlıklı olmak için önemli olan ruhen ve fiziken tam iyilik halidir. Bu öfkelerin zaman zaman sağlığı yeterince yansıtmadığını görüyoruz. Fiziksel, ruhsal rahatsızlıkları olabilir. Tahammülsüzlük olabilir.
Öfke bir hitabet sanatı değildir. Öfke giderek şiddeti de, uzlaşmazlığı da beraberinde getirir; karşı tarafın refleksini doğurur. Bunlar sağlıklı yaklaşımlar değildir. Parti içindeki demokrasiyi de geliştirmez. Bir baskıyı beraberinde getirir. Parti yetkili kurulları onun istediği gibi yönetilir. Partilerimizde görevden alınan teşkilatların sayısı az değildir. Seçilmişlerin seçilmişliğini tanımak demokrasinin en önemli kurallarından birisidir. Yarın bir başkası sizin seçilmişliğinizi tanımazsa ne olacak? Bursa’da geçen gün AK Parti il yönetimi, merkez ilçe başkan ve yöneticileri görevden alındı. Onların hukukları ihlal edilmiştir. Bu da başarı adına yapılmıştır. Ekonomide zaman zaman sıkıntılar yaşanır; bunlar telafi edilebilir. Ama demokraside sıkıntı yaşıyorsanız bunun telafi edilebilmesi çok uzun zaman alır. Önemli olan demokratik zeminde zenginleşebilmektir. Dünyada 17. büyük ekonomi olabilirsiniz. Ama insani gelişmişlik çok önemli. Bununla ilgili uluslararası endeksler var. UNDP’nin bir insani gelişmişlik endeksinde Türkiye 90’lı sıralardadır.
– Peki, hükümetin her konuda, ben yaptım oldu, politikasını nasıl karşılıyorsunuz?
Bu işlerin katılımcı bir anlayışla yapılması lazım. Hesap verilecek yer sadece sandık değildir. Bu konularla ilgili yargıdır, kamuoyunun telakkileridir. Bizde ve bütün dünyada hiç kimse hesap vermeyeceğini sanmasın. Herkes mutlaka hesabı verecektir. O hesap mutlaka görülecektir. O hesabın verileceğini ve görüleceğini bilerek hareket etmek gerekir.
Yolsuzluklarla ilgili 1000 sayfalık rapor Meclis raflarına kaldırıldı
– Böyle söylüyorsunuz ama akıl almaz yolsuzluk dosyaları sumen altı ediliyor. Buna ne diyeceksiniz?
Kamuoyunda fikri takip yeterince gelişmedi. 22. dönemde (AKP) İstanbul milletvekili Azmi Ateş’in başkanlığında Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon fevkalade geniş kapsamlı, bin sayfaya yakın rapor düzenledi. Bu raporda alınması gerekli anayasal, yasal, idari tedbirler tek tek düzenlendi. Ama bu Meclis raflarında kaldı. Siz o dönem hazırlanan bu rapor karşısında idarenin performansını gelin değerlendirin. Yasama, dokunulmazlıklarla, soruşturmalarla ilgili ne mesafe alabildi? Denetim sadece muhalefetin denetiminden ibaret hale geldi. Bunun adına denetim denmez. Yargı en önemli denetim mekanizması. Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı esastır. Yargı mercilerine gelen kişilerin geliş yöntemleri çok önemlidir. Oraya siyasi irade müdahale ederse o kararlar ne kadar doğru olursa olsun mutlak surette gölgeli kararlardır. Çünkü orada siyasi irade hâkimdir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bağımsız ve tarafsız değildir. HSYK’nin başkanı Adalet Bakanı, kurulun üyesi de bakanlık müsteşarıysa hâkim alımında ya da yer değiştirmelerde birtakım siyasi müdahaleler söz konusu olursa yargının denetim görevini yeterince yapması mümkün olamaz. Türkiye bu denetim mekanizmaları içinde uygulanmayan yargı kararları bakımından bir cennettir. Uygulanmayan yargı kararları bakımından idare, bakanlıklar tam anlamıyla sabıkalıdır. Zaman geldi Anayasa Mahkemesi’nin kararını da dikkate almayan yasama meclisi gördük. Siz bu denetimleri beğenmiyorsanız kendi kadrolaşmanızdan medet umarsınız. YÖK’ten şikâyet ediyordunuz. YÖK’ün yapısını değiştirmediniz çünkü YÖK’ün başkanı bizdendir dediniz.

– HSYKnin yapısını onun için mi değiştirmek istiyorlar?

Evet. Onun yapısını değiştirmek isterken YÖK’e hiç itiraz etmiyorlar artık. Bunlar çelişkili işlerdir. Yargıda kaliteyi sağlamanız gerekir. Bugün yargı mercilerine başvurulan dava sayısı milyonlarca. Açılan ceza davalarından yarısından fazlası, beraatla ya da takipsizlikle sonuçlanmaktadır. O davaların sanıkları olarak kendinizi düşünün.

________
PORTRE

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR

1946, Kırcaali/Eğridere, Bulgaristan doğumlu. Dört yaşındayken ailesiyle Türkiyeye göç etti. Aile Bursaya yerleşti. Yükseköğrenimini İÜ Hukuk Fakültesinde tamamladı. Bir süre Bursada avukatlık yaptı. Bursa Barosunun çevre hukuku ve hukuksuzlukla mücadele biriminde yoğun çalışmalar yaptı. 1980 öncesi CHPden Bursa Belediyesi meclis üyeliği yaptı. 12 Eylül darbesinden sonra siyasete ara verdi. 1990lı yıllarda RPye yakınlaştı. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakanın avukatlığını yaptı. 1995 seçimlerinde RPden Bursa milletvekili seçildi. Ancak parti yönetiminin siyasetine uyum sağlayamayarak partiden koptu. 6-7 ay bağımsız kaldı. 1999 seçimlerinde bu kez ANAPtan Bursa milletvekili seçildi. Bir dönem TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığı yaptı. ANAP yönetimiyle de anlaşamayarak partiden ayrıldı. Abdullah Gülün ısrarlı davetiyle AKPnin kurucuları arasında yer aldı. Partinin tüzük ve programının kaleme alınışında önemli katkıları oldu. AKPnin ilk kurucu genel sekreteri seçildi. 2002 seçimlerinde AKPden Bursa milletvekili olarak yeniden TBMMye girdi. 58. hükümet kurulduğunda Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı görevinde bulundu. 1 Mart tezkeresine karşı çıkması, parti içi muhalefetin öncüleri arasında yer alması nedeniyle 59. hükümette kendine yer bulamadı. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde Başbakan Erdoğan tarafından aday gösterilmedi. imdi AKPnin sade bir üyesi.
Enhanced by Zemanta
  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU