CHP’nin Gerçek Sahipleri…


Mustafa Kemal Atatürk in front of the Turkish ...

Image via Wikipedia

CHP’nin Gerçek Sahipleri
CHP’nin gerçek sahipleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni içselleştirmiş, Türkiye’nin bağımsızlığı ve özgürlüğünü amaç olarak benimsemiş, amaca ulaşmada altı oku rehber, yol gösterici olarak kabul etmiş vatandaşlardır. CHP çeşitli baskılara, ayartılara karşın ödün vermeden partiyi en azından oyla desteklemiş, kişiliklerinden inançlarından, onurlarından ödün vermemiş vatandaşların partisidir.
CHP Türkiye’nin en uzun ömürlü partisi ise, 1950’den bu yana tek başına iktidar olamamasına karşın günümüzde hâlâ bir seçenek, vatandaşların bir bölümü için güvence ise bu durum CHP’nin gerçek sahiplerinin direnmelerinin sonucudur. CHP’nin mallarına el konulmuş, bir dönem zorbalıkla kapatılmış, yöneticilerine siyasal yasaklar getirilmiş, parti içi ve dışı oluşturulan odaklar tarafından diğer partilere benzetilmeye çalışılmış, ancak partinin kapısına kilit vurulamamış, yaşamına son verilememiş ya da istenen yapıya sokulamamıştır.
***
CHP, bir inanç ve ideal partisidir. Kişi partisi değildir. İdeali Türkiye’nin bağımsızlığı, özgürlüğü, kalkınması, aydınlanmasıdır. Ulaşım yolu da altı oktur. CHP’den İsmet İnönü, Bülent Ecevit gibi efsanevi liderler ayrılmış, ancak parti varlığını korumuş, yaşamını sürdürmüştür. Bu nedenle günümüzde parti liderine, yönetimine ve getirebilecekleri ek oylara ilişkin hesaplar bir yerde abesle iştigal oluyor. Belki bir ölçüde kararsız vatandaşlar lider ve yönetimi etkileyebilir. CHP’nin gerçek sahipleri, partilerini hangi koşullarda olursa olsun desteklerler. CHP’nin oy artışı, kişilere bağlı olarak değil; AKP’yi Türkiye Cumhuriyeti için, bireysel özgürlükler için, Türkiye’nin bütünlüğü için tehlike görenlerden, tek kişi egemenliğine, diktatörlüğe gidişi önlemeye çalışan vatandaşlardan gelecektir. Anayasa oylamasındaki yüzde 42.0 oyun amacını da bu şekilde yorumlamak gerekir.
CHP’yi küçümsemek, küçük düşürmek için 1950’den bu yana tek başına iktidar olamıyor, değişime ayak uyduramıyor, askerle işbirliği, postal partisi gibi eleştiriler yapılır.
Bir parti ideallerini, ilkelerini yaşama geçirmek için iktidar olmayı amaçlar. Ödün vererek seçim kazanmanın bir anlamı yoktur. Değişime ayak uyduruyoruz diye öykünme fazla bir şey kazandırmaz. Böyle bir davranış sonuçta partiyi zafiyete uğratır. Bir alanda sahicisi varken, onun taklidine oy veren, prim veren de çok az bulunur.
Bazı yazarlar, sözcüler, yorumcular dünyanın ve Türkiye’nin değiştiğinden, CHP’nin bu değişime ayak uyduramadığından söz ediyor. Bu değişiklikler nelerdir? Olumlu mu? Her değişim ilerleme, tekamül müdür? Bu soruların yanıtı verilmiyor. Eğer değişimler olumsuz yönde ise buna ayak uydurmaya çalışma yerine, değişimin yönünü çevirmeye çalışmak akla ve etiğe uygundur. Geriye gidiş de bir değişimdir, ama bunu izlemek akılcı değildir. Parti de lideri de ayak uydurmaya değil, yön vermeye çalışmalıdır.
Vesayet, askerle işbirliği, postal bana halkı kandırmaya yönelik iddialar olarak geliyor. CHP, 1950’den bu yana tek başına iktidar olamadı ki, vesayet düzeni kursun ya da böyle bir düzen sürdürebilsin. Askeri yönetimlerin de ardından CHP iktidara gelmemiş, belki de askeri darbeler CHP’nin tek başına iktidar olmasının önünün kesmiştir.
1957 seçimlerinde DP oy olarak azınlığa düşmüş, seçim sistemi sayesinde biraz da şaibeli şekilde TBMM’de çoğunluğu sağlamıştı. Yapılacak bir seçimde iktidarı yitirme olasılığı yüksekti. Nitekim bu olasılık görülerek ülkede bir düzene geçiş girişimi yapılmıştı. Bu açıdan1960 askeri hareketi, CHP’nin olası bir iktidarını önleme girişimi olarak da yorumlanabilir.
1971 askeri hareketi, büyük ölçüde solcular ve Atatürkçüleri tasfiye etmiştir. İktidar CHP’ye teslim edilmemiştir. Nitekim Ecevit, askeri yönetimin söylemlerine, uygulamalarına bakarak Bu harekât bana karşı yapıldı yönünde tepki göstermişti.
***
12 Eylül 1980 harekâtı ile CHP diğer partiler gibi kapatılmış, yöneticilerine siyasal hakları kullanma yasağı getirilmiş, bir bölümü Zincirbozan’a sürülmüş; 1983 gibi kısıtlı seçimde önde gelen CHP’liler askeri yönetimden veto yemiş, TBMM’ye girişleri önlenmiştir. Bu nedenle CHP’de askeri yönetimler arasında bir işbirliği iddiası havada, sadece vatandaşı kandırma propagandası olarak kalıyor.
Günümüzde her şeyin çakması gibi çakma, türetilmiş CHP’ler de siyaset alanında, niteliği belirli TV kanallarında, boy gösteriyor. Ayrıca bazı kanallarda CHP’lilerden gelen mailler okunuyor. Gerçek bir CHP’li böyle konuşmaz, böyle yazmaz, mail de atmaz. Her şeyin çakması gibi çakma CHP’liler veya türetilmiş CHP’liler yandaş medyada halkı aldatma aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
CHP’nin gerçek sahiplerini aşağıdakiler diye niteliyorum. Aşağıdakiler, yukarıdakilerin sahneledikleri oyunlardan cidden rahatsızlar. Kurultay inisiyatifi almak partinin ilkeleri doğrultusunda sorumluluğu yüklenmektir.
Türkiye’nin freninin iyice boşalması için CHP’nin tarih olmasını, diğer partiler gibi tarihte yerini almasını isteyenler veya onlara benzemeyi önerenler var. CHP’nin gerçek sahipleri, buna izin vermez. CHP, yalnız kurucu parti değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, özgürlüğünü de üstlenen, sorumluluğunu da taşıyan partidir.
Öztün Akgüç…
  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU