Haliç’te Yaşayan Simonlar… Anefi Avcı…


Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar/ Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabı olay yarattı.

Avcı kitabında, büyük yankı bulan cemaatçi yapılanmaya ilişkin iddialarının yanı sıra JİTEM’in yapısı, Cem Ersever cinayeti ve Uzan operasyonu hakkında da gizli kalmış detaylar anlatıyor.

“MİT’in mali uzmanları, bankacılar bile yapılan yolsuzluğu anlamakta zorlanıyordu” diyen Avcı, kitabında “Bu şeytani bir yöntemdi, dahiyane bir uygulama idi ama Uzanlar bunu yapmıştı.” diyerek şaşkınlığını dile getiriyor.

DEVLET, UZANLAR’I ELİNDEN NASIL KAÇIRDI ?
Kaçakçılık Daire Başkanı olarak görevde yeniydim, Uzan olayı patlak verdi. Bir anda kendimi denetim elemanlarının, müfettişlerin ve bankalar yeminli murakıplarının arasında henüz anlayıp kavrayamadığım Uzanların İmar Bankası yolsuzluğunun ve ardından tüm şirketlerinin karıştığı olayın içinde buldum. MİT’in mali uzmanları, bankacılar bile yapılan yolsuzluğu anlamakta zorlanıyordu. Yolsuzluğun yapılış biçimini ve yöntemini anlamamız bile birkaç hafta sürdü… Çalışanlarla görüşüp eldeki kayıtları inceleyince, hiç kimse bilmeden, görmeden milyar dolarların herkesin önünde saklanabileceği sonucuna vardım.

ŞEYTANİ BİR YÖNTEM

Bu şeytani bir yöntemdi, dahiyane bir uygulama idi ama Uzanlar bunu yapmıştı. Araştırmalar ilerledikçe Uzanların daha çok marifeti çıkıyordu… Ancak Uzunlara ait yerlerde ama yapmak veya Uzanları sorgulamak için yakalama kararı alamıyorduk. Savcıları ikna etmek, mahkemelerden karar almak çok zordu. Savcılar mudilerin şikayetlerini hukuki bir mesele olarak algılıyor, bu kadar açıkla ilgili uzman raporları kesin değil v.s diyorlardı. Geciken kararlar sonunda Kemal Uzan, Hakan Uzan, Yavuz Uzan ve diğer bazı önemli kişiler yurt dışına kaçmışlardı. Cem Uzan son zamanda Genç Parti başkanı olduğu için şirketlerdeki hisse ve yöneticiliği seçim döneminde azaltılmıştı. Ayrıca Cem Uzan’ın üzerine gitsek yaptıklarımız hukuki değil siyaseten yapılıyor denerek çarpıtılabilirdi.

OLAĞANÜSTÜ BİR İHBAR
Bu sırada olağanüstü bir şey oldu, gelen bir ihbarla Uzanların banka ve şirketlerinden kaçırdıkları paraları Şenlikköy’de bir villaya koydukları bildirildi… Arama kararı sonrasında yapılan aramada para bulunamadı ancak her biri 2 metre boyunda 22 adet dev çelik kasa içerisinde Uzanların şirket binalarından kaçırıp getirdikleri tüm Uzan grubu şirket ve holdinglerinin dosyaları, gizli izleme, takip, casusluk işlerine dair kayıtlar ve gizli sayılacak çok önemli belgeler ele geçirilmişti.

YENİ KARARGAH ÜRDÜN

Ülkemizden kaçan Uzanların yeni karargahının Ürdün olduğunu kısa sürede öğrenmiştik ama burada işler daha zordu, çünkü Ürdün’de belli aile ve aşiretler devlet yönetimini paylaşmış gibiydiler. Uzanlar ise Ürdün’de ileri gelen her aileyle, her aşiretle ortak şirket kurmuştu. Kral ile karşılıklı yakınlıkları vardı. Krala hediye olarak otomobil, silah veriyor, sebebi belli olmadan milyon dolarlar ödüyorlardı. Tüm uğraşlarımıza rağmen bilgi alamadığımız gibi Ürdün Uzanların faaliyet ve organizasyonlarının merkezi olmaya devam etti. Hala da ettiği kanaatindeyim. Uzanların belgelerini inceledikçe mali açıdan asıl merkez olarak İsviçre’yi seçtikleri anlaşılıyordu ama hiçbir zaman parayı Türkiye’den İsviçre’ye direkt yollamıyorlardı.

ÜRDÜN KRALINA 1 MİLYON $
Paralar önce İngiltere’yi ve Hollanda’yı dolaşıyor, sonra İsviçre’ye gönderiliyordu. Uzan davasının tüm savcılık işlerini yapan Savcı Mecit Ceylan, adli istinabe hazırlayarak İsviçre’deki Uzan dosyası ve içeriği hakkında bilgi istedi. Bu istinabeye cevaben İsviçre’den çok ciddi bilgiler geldi. Bunlar arasında Ürdün Kralı Hüseyin’e, çocukları ve sıkıntı içerisinde bulunan askerler yararına hediye olarak Telsim tarafından bir milyon dolar para gönderildiği de vardı. Bu para önce İngiltere-Hollanda dolaştırılarak İsviçre’ye gelmiş ve buradan Amman’a gönderilmişti. Kral tarafından çekilen bu paranın neden Türkiye’den Ürdün’e doğrudan gönderilmeyip bu yolun izlendiği bize soruluyordu. Maalesef gerçek sebebin ne olduğundan emindik ama delilimiz yoktu. Daha sonrasında görevden alındığımdan neticesinin ne olduğunu bilmiyorum. Yalnızca İsviçre’nin cevap verdiğini ve bazı bilgileri gönderdiğini duydum.

Kitaptaki iddialar üzerine savcılar harekete geçecek mi? Meclis’te araştırma komisyonu kurulacak mı? Avcı’nın yazdığı ‘Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat’ isimli kitabıyla ilgili gelişmeler merakla bekleniyor.

Avcı, “Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabında, Ergenekon ve Balyoz davalarını, polis teşkilatının içindeki Gülen cemaatinin nasıl örgütlendiğini, CHP eski lideri Deniz Baykal’ın istifasına yol açan kasedi, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarını ve Türkiye’yi derinden sarsan daha pek çok olayı sorguluyor.
‘Gördüğüm manzara korkunç; kadrolu devlet adamları devleti yönetmiyor, Emniyet Genel Müdürü, hatta İçişleri Bakanı haklı olduğunu bildiği bir kişiyi, doğruluğundan emin olduğu bir olayı ya da davayı savunamıyor, güvendiği ve inandığı adamları tuzağa düşürülüyor, haysiyetleri ile oynanıyor ama onlar bu kişilere sahip çıkamıyor. O zaman bu teşkilatı kim yönetiyor? Bu kamu gücünü kimler gasp etmiş kullanıyor, gücün sahibi olması gerekenler ellerindeki gücün gaspına neden ses çıkarmıyor, güçlerini geri almak için çabalamıyorlar?’
Bu dehşet tablosunu tasvir eden kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı. Tanınmışlığını, yıllar önce Susurluk olaylarında korkmadan Emniyet, MİT ve Jandarma içindeki çeteleri açıklamasına, çalıştığı her yerde mafya, yolsuzluklara karşı yaptığı operasyonlara, telefon dinlemesi deyince akla gelen ilk isim olmasına borçlu. Avcı, 14 yıl sonra yine konuşuyor. Bu kez “Haliç’te yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabıyla. “Dinleniyoruz, hepimizi dinliyorlar” korkusunu hiçbir zaman ciddiye almadığını ama kendisinin de kanunsuz şekilde dinlendiğini keşfettiğinde şok geçirdiğini, binlerce insanın aynı şekilde dinlendiğini, hâkimlere, savcılara bu kayıtlarla şantaj yapıldığını, anlatıyor.
Sadece bunları değil, Danıştay saldırısından Ergenekon’a, Balyoz operasyonlarına, Nuh Mete Yüksel’in, Deniz Baykal’ın seks kasetlerine, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarına, savcı ve hâkimlere şantaj yapan, emniyet içinde yuvalanmış “garip polisler”e, devletin tüm kurumlarını adım adım ele geçiren Gülen cemaatinin nasıl örgütlenip çalıştığını örneklerle şöyle gösteriyor: /_np/8451/11348451.jpg

DANIŞTAY SALDIRI
Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim. Danıştay 2. Dairesi’ne yapılan saldırı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır.

ERGENEKON DAVASI
Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur. Geçmişte Türkiye’de meydana gelen pek çok olayın (Malatya’daki Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti) Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.

GARİP POLİSLER
Polis teşkilatı eskiden birbirini korur, kollar, birbiri aleyhine şahitlik yapmazdı. Her olayda delil ararız ama polisin karıştığı bir olayda daha ciddi, daha inandırıcı deliller bulmadan o polisi şüpheli yapmayız. Bu, zorlu görevlerde beraber çalışmanın verdiği dayanışma ve yakınlaşma duygularıdır. Oysa şimdi işler değişti. Bir grup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor. İşlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok, tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar.
Şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tâbi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz.

İLLEGAL İLİŞKİ
Olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir, karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün / cemaatin elemanlarıdır. Devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler. İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir. Özel yetkili savcılar tarafından bu iller dışında gözaltına alınan ya da aranan kişiler hakkında karar çıkarmadan önce kimlik, iş ve ev adresleri gibi bilgilere ihtiyaç vardır. Normalde bu bilgiler o illerin savcıları veya çok uygun olmasa da Emniyet Müdürlükleri üzerinden resmi yazışma yoluyla temin edilmesi gerekirken, bugüne kadar hiçbir yazışma yapılmamıştır. O halde bu bilgiler nasıl temin edilmiştir?

İHBAR EDİYORUM
Kozmik odalarda birkaç gün süren aramalar yapıldı. Burada hangi şüphe ve delil vardı, hangi iddialar üzerine buralar arandı? Şimdi ben açıkça adres veriyorum, hukuksuz dinleme ve izlemeler var, bunları dilekçemde belirttim. İstihbarat Dairesi’nde cemaatin özel cihazları, elde ettikleri her türlü kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur, buralar neden aranmaz? Kozmik odanın aranmasında kimliği belli olmayan bir ihbarcı vardı, burada da ben açıkça ihbar ediyorum. Bulunacak yerleri de söylüyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi neden denetlenemez? İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, demirbaşa kayıtlı olmayan cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur.

NE YAPILMALI KILAVUZU
Özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve savcıları emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz.

CEMAATLER
Adalet Bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu herkesçe bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.

DİNLEMELER
Tüm özel yetkili mahkeme hâkimlerinin verdiği önleme (istihbari) dinleme kararları, bu konudaki TİB kayıtları ve İstihbarat merkezlerinde (polis-jandarma ve MİT) yasal olarak bu konuda tutmak zorunda oldukları tutanaklar birbirini teyit edecek şekilde kontrole tâbi tutulduktan sonra haksız ve şantaj amaçlı dinlemelerin tespit edilmesi gerekir.

YA BAŞBAKANKEN KASETLE ŞANTAJ YAPILSAYDI
BAYKAL’ın gizli kamerayla çekilen görüntülerini içeren kaset olayını kim yaptı, niçin yaptı? Baykal bu ülkede muhtemel başbakan adaylarından biriydi, ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanı olarak konjonktürün değişimine göre her zaman başbakan olması ihtimal dahilindeydi. Bu video görüntüleri daha önce çekilmiş. Baykal başbakan olsaydı ve ülke için kritik bir karar arifesinde birileri çıkıp elimizde bu görüntüler var, eğer şöyle davranmazsanız bunları kamuoyuyla paylaşacağız deseydi acaba durum ne olurdu? Acaba kaç bakan, kaç genel müdür, kaç komutan veya onların eşleri ve çocukları hakkında da bu veya benzeri görüntüler mevcuttur? Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok.

BU KİTABI NEDEN YAZDIM
Aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor. Son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan bilgi alan da, onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. Tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcısı numarasını artık kimse yutmasın, bu işler Emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin planı ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor.

BU GİDİŞLE HERKES SİLAHA SARILACAK
TÜRKİYE’de adalet çürüyor, gerçi zaten çürümüştü ama bu defa yok ediliyor. Böyle giderse iş adaletten çıkacak ve insanlar silaha sarılacak. İnsanların hayatları, şerefleri ile bu kadar oynanırsa, onlara en yakışıksız isnatlarda bulunulursa, hayatta onurlarından başka kaybedecekleri olmayanlar, kendilerine atılan lekeyi temizlemek için her şeyi yaparlar. Bu duruma çok uzak değiliz artık.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI SORUŞTURMA BAŞLATTI

Avcı’nın kitabı bir anda Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Kitapta yer alan iddialar üzerine İçişleri Bakanlığı da Hanefi Avcı hakkında soruşturma başlattı.

AVCI: “SORUŞTURMA AÇILMASINI BEKLİYORDUM”

Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, İçişleri Bakanlığınca hakkında başlatılan incelemeye ilişkin, “Soruşturma açılabilir, bekliyordum” dedi.
Avcı, yaptığı açıklamada, şu anda kent dışında bulunduğunu ve Eskişehir’e gelmek üzere yola çıktığını belirtti.
İçişleri Bakanlığının, hakkında inceleme başlatmasıyla ilgili Avcı, “Soruşturma açılabilir, bekliyordum” dedi.

Kaynak: http://www.2023haber.com/hanefi-avcinin-kitabi-olay-yaratti-119637h.html

Enhanced by Zemanta
  1. 27/09/2010, 08:28

    Saldırmak için uygun zamanı beklerler’

    © Hanefi Avcı, cemaatin “Arkadaşları ve ailesi üzerinden kendisine vurmaya çalışacağını” belirtti.

    “Haliç’te yaşayan Simonlar. Dün Devlet, Bugün Cemaat” kitabıyla gündemdeki yerini koruyan Hanefi Avcı, cemaatin “Arkadaşları ve ailesi üzerinden kendisine vurmaya çalışacağını” belirterek “Saldırmak için uygun zamanı beklerler” dedi. Avcı, kendisi hakkında adaletsiz işlem yapılması durumunda ikinci bir kitap yazacağını kaydetti.

    Vatan gazetesine konuşan Avcı özetle şunları söyledi:

    Adaletsiz işlem yapılırsa: Şu anda sekiz ayrı soruşturmayla muhattabım. Bu tahkikatı yapan insanlara da söyledim: “Bana adaletsiz işlem yaparsanız -ki emareler öyle gösteriyor- yaptıklarınızı, sorduklarınızı, uygulamalarınızı ikinci bir kitap olarak yazar yayımlarım.”

    Toplumdaki insanlar onurlu ve dik durmazsa, herkes rüzgâr karşısında eğilirse, kural düzen kalmaz. Susurluk oldu, ben tavır koydum. 28 Şubat dönemindeki anormalliklere ben sesimi çıkarttım. Cemaatle ilgili soruna ben karşı çıktım. Ama bu kişi hep ben olmamalıyım. Devletin içinden başkaları da benim kadar risk üstlenmelidir.

    Cemaat hayatını nasıl zehir edecek: Geçmişte yaşanan bazı örneklere bakarak, anlayabiliriz bunu. Sürekli sizin hakkınızda bir açık arama, ilişkilerinizi farklı şekilde manalandırma, sosyal çevrenizdeki herkesi size karşı kullanma gibi gelenekleri vardır. Bana da bu geleneği uygulayacaklardır. Hatta biraz sert biçimde uygulayacaklardır. Arkadaşlarım, ailem üzerinden bana vurmaya çalışacaklardır. Basın bu konuyu bugün gündeme taşır ama 10 yıl sonra unutur. Onlar 10 yıl sonra unutmazlar. Saldırmak için uygun zamanı beklerler.

    Üstüme gelirlerse inatla direnirim: Kendimce meslek hayatımı bitirmemeye çalışıyorum. Birileri üstüme gelirse, ben de inatla direnirim. Ama şu bir gerçek ki yakın zamanda meslek içinde bir görev alma ihtimalim yok.

    Devlet için kabul edilemez: Devlete sızan kişilerin görevleri nedeniyle elde ettikleri belge ve bilgilerin cemaat tarafından kullanılması, hatta bunların arka planda yönetilmesi devlet için kabul edilemez bir olaydır. Ciddi tehlikeleri vardır.

    Nasıl önlem almalı: Herkesin, devlet içindekilerin, kamuda olup bu tür örgütlenmeleri görenlerin, sıradan kişilerin bu sorumluluğu üstünde hissetmesiyle, konuya ciddiyetle eğilmesiyle zararlı tesirleri en aza indirilebilir. Cemaatin içindekiler de durup düşünmelidir. Doğru yaptıklarını zannetikleri şeylerin yeniden muhasebesini yapmalıdır.

    Amerika’nın planları: Böyle kapalı yapıları kimse tam anlamıyla çözemez, ancak içindeki lideri çözebilir. Bu yapının şeffaflaşması, kimin ne yaptığının belli olması gerekir. Şimdi Amerika’nın cemaat üzerinde etkin olduğu söyleniyor. Bana göre cemaat Amerika’ya bir sır vermez, Amerika’ya karşı benden daha çok tavırlıdır. Ama… Aması var. Amerika’nın onlarla ilgili ayrı planları vardır. Kapalı bir toplumu kimin ne kadar kullanacağını kimse bilemez.

  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU