Doğum… Normal mi?, Sezeryan mı?…


Normal mi?, Sezeryan mı?...

Normal mi?, Sezeryan mı?...

 

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tüm doğumlar içinde sezaryen oranını yüzde 5 -15 olarak belirliyor ve tüm dünyada sezaryen oranı yüzde 15 olarak kaydediliyor. Ancak bu oranı düşüren, kimi çok gerekli durumlarda bile sezaryen olanaklarına sahip olmayan Afrika ülkelerinin ortalaması (yüzde 3.5). Dünyada en yüksek sezaryen oranının Karayipler ve Latin Amerika’da olduğu belirtilirken, Brezilya ve Şili 90’larda yüzde 36’ları aşan oranlarla en çok sezaryen yapılan ülkeler olarak öne çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası yüzde 3-5 civarında olan sezaryen doğumlar, 1970’lerde yüzde 15’lere ulaştı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tüm doğumlar içinde sezaryen oranını yüzde 5 -15 olarak belirliyor ve tüm dünyada sezaryen oranı yüzde 15 olarak kaydediliyor. Ancak bu oranı düşüren, kimi çok gerekli durumlarda bile sezaryen olanaklarına sahip olmayan Afrika ülkelerinin ortalaması (yüzde 3.5). Dünyada en yüksek sezaryen oranının Karayipler ve Latin Amerika’da olduğu belirtilirken, Brezilya ve Şili 90’larda yüzde 36’ları aşan oranlarla en çok sezaryen yapılan ülkeler olarak öne çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası yüzde 3-5 civarında olan sezaryen doğumlar, 1970’lerde yüzde 15’lere ulaştı.

 

Bugün ABD yüzde 30’u aşan oranlarla dünya ortalamasının üzerinde sezaryen doğum oranına sahip. Avrupa ülkelerinde ise, yüzde 20’ler civarında seyreden oranlar, İtalya’ya gelindiğinde yüzde 36’ya çıkıyor. Çoğunlukla sosyal güvenlik sisteminin iyi işlediği örneklerde sezaryen oranları dönem dönem artış gösterse de, tıbbi olarak önerilen standartlara yakın seyrediyor.

Asya ülkelerinde oranlar farklılık gösteriyor. Çin’de 1966’da yüzde 2.4 olarak belirlenmiş sezaryen oranları 1981’de yüzde 20.5’e yükselmiş. Yine Hindistan’ın kentsel bölgelerinde sezaryen doğum oranı yüzde 30’ların üzerinde. Araştırmalar sezaryen doğumda, anne ölüm oranlarının normal doğuma göre 4 kat fazla olduğunu gösteriyor. Bebek ölümleri sezaryen doğumda binde 1.77, normal doğumda ise binde 0.62.

Almanya: Avantajı yok

• Frankfurt’ta çalışan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ahmet Aydın, Almanya’da sezaryen oranlarının birkaç yıl öncesine kadar yüzde 20’ler civarında olduğunu, ancak son dönemde yeniden yüzde 10-12’lere düştüğünü söylüyor. Aydın’a göre, bir dönem yaşanan yükselişten sonra sezaryenin özel bir avantajının olmadığı anlaşıldı. Sezaryenin getirisinin olmadığını vurgulayan Aydın yanlış yönlendirmeler sonucu bu uygulamaların gerçekleştiğini belirtiyor. Almanya’da sezaryen yalnızca belli durumlarda ve gerçekten gerekli olduğuna inanılırsa, hekim tarafından öneriliyor. Hastanın özel durumları, geçmişi ve gebeliğin seyrine dair kimi sorunlar varsa bu yol tercih ediliyor. Sezaryen olayının bir tür ameliyat olduğunu ve bunun için bir dizi analizlerin yapılması vs. gerektiğini belirten Aydın bu uygulamanın bir tercih haline gelişinin Amerikan kaynaklı olduğunu söylüyor. Sezaryenle ilgili gerçek bilimsel sonuçların 5-10 yılı aşan bir sürede ortaya çıkabileceğini belirten Aydın, bilimsel bir yargıya varmanın ancak analizlerin ardından mümkün olacağını vurguluyor.

İtalya: Karar doktorun

• İtalya’da da doktorların tercihi doğumun normal yollardan gerçekleşmesi yönünde. Ancak bebekle ilgili oluşabilecek en küçük bir risk dahi varsa bu durumda sezaryen tercih ediliyor. Görüşlerine başvurduğumuz S.Maria Della Misericordia Udine Kliniğinden Debora Donnini, doğum şeklini hastanın tercih etmediğini belirtiyor. Buna göre doğumda tüm karar yetkisi doktorun. Son dönemde epidural ile normal doğumların arttığını belirten Donnini, kadın doğum uzmanlarının da genelde epidural takviyeli normal doğumu tercih ettiklerini söylüyor. İtalya’da normal doğum, sezaryen ya da epidural olsun, devlet ve üniversite hastanelerinde doğum ücretsiz. Sosyal güvencesi olmayanlar için de bu böyle. Ancak, evde doğum, özel doktorun doğuma girmesi gibi tercihler olması halinde ödeme yapılıyor.

Fransa: Önerilmiyor

• Fransa’da da doğumun yöntemine doktorlar karar veriyor ve sezaryen tıbbi olarak fazlaca tavsiye edilen bir yöntem değil. Özel durumlarda tercih ediliyor. Denetim sigorta kurumu düzeyinde yapılıyor. Az sayıdaki özel hastanede hastaların tercihlerinin dikkate alındığı ancak doğumların yüzde 90’dan fazlasının kamu kuruluşlarında gerçekleştiği belirtiliyor. Fransa’da 1981’de her 10 kadından birine sezaryen uygulanırken son yıllarda (2006 civarı) bu sayı 10 doğumdan 2’sine çıkmış. Doğum sırasındaki ölümlerin önemli bir kısmının sezaryenden kaynaklanması nedeniyle artışın bu düzeyde kaldığı belirtiliyor. Fransa’da epidural doğum da yine doktor ve hasta uzlaşma/rızasıyla gerçekleştiriliyor. Çoğu durumda doğum yapacak kadına epidural doğum tavsiye ediliyor.Sonuç olarak doktorların bir gereklilik görmemesi halinde sezaryen tercih edilmiyor, hatta doktorlar bu yönde ısrar eden hastalarını red bile edebiliyor.

ABD: Paraya bağlı

• ABD’de sezaryen doğum oranı 1996’da yüzde 20,7 iken 2006’da yüzde 31,1’e çıktı. Bu artış, tüm eyaletleri ve her yaştan, dinsel ve etnik gruptan kadını kapsıyor. Hem ilk ve hem de sonraki doğumlarda sezaryen oranları artıyor. Bu normal doğuma göre anne ve çocuk ölüm riskinin daha fazla olduğunu gösteren araştırmalara rağmen böyle. ABD’de normal doğum ücretleri 5 ila 8 bin dolar arasında. Sezaryen doğum ücreti ise 12 bin dolara yaklaşıyor ve ek komplikasyonların ortaya çıkması halinde bu fiyat artıyor. Sigorta olanağına sahip olanlar bunun önemli bir bölümünü ödemiyor. ABD’de sezaryen tercih eden anne adaylarının, kendilerine bunu önermeyen bir doktordan vaz geçerek sezaryeni yaptırabilecekleri başka bir doktora başvurabildikleri belirtiliyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=em&xl=empopup&em=cu/cuhs/w/h0601.html

 

 

  1. ucnoktaaforizma
    18/10/2008, 07:36

    Kararı hekimler vermeli…

    Türkiye’de sezaryen uygulamalarını konuştuğumuz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Seyfettin Uludağ, sezaryen kararının hekimler tarafından verildiğini ve aileye detaylı bir şekilde anlatılması gerektiğini söylüyor: “Esas önemli olan sezaryen gerektiği halde ailenin ya da hastanın bundan kaçmasıdır. İşte burada politikacılarımızın çok dikkatli olması gerekir. Hasta ile hekimi karşı karşıya getirmemelidir. Yapılan en büyük hata da budur. Sezaryen oranlarını düşürmeye çalışırken bu dengeye de dikkat edilmelidir.” Özel hastanelerde sezaryenin hızla arttığını ancak sezaryenin tartışılırken normal ve riskli gebelik kavramlarının da iyi bilinmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Cerrahpaşa’da sezaryen oranları yüzde 40-65 arasındadır. Bunun sebebi bize başvuran hastaların çoğunlukla riskli gebeler olması. Ancak her şekilde sezaryen doğum oranları hiçbir zaman yüzde 15 düzeylerine inemez.”
    Türkiye’de sezaryenle doğumun bu kadar artmasına hastanın korkuları, hekim faktörü ve deneyimli ebe azlığı ile doğum sürecinin gerektiği gibi izlenememe kuşkusunun sebep olduğunu belirten Prof. Dr. Uludağ, “Sezaryenle doğumu azaltmak istiyorsak ebelik mesleğine yeterli önemi vermemiz gerekiyor. Ebelerin eğitim düzeyleri daha ileri götürülmeli ve ayrıca mesleki sorunları çözülmeli ve daha iyi yaşamaları sağlanmalıdır. Zira doğum takip etmek kolay bir iş değildir. Sezaryen ile doğum oranlarının azaltılmasında bu hususu önemli bir faktör olarak görüyorum” diyor…

    EĞİTİM FAKTÖRÜ…
    Çözüm olarak Sağlık Bakanlığı doğum evi poliniklerinde gebe izlemesine paralel olarak gebe eğitim programlarını uygulamaya koyma gerekliliğini dile getiriyor. Ayrıca doğum odalarında ebe ve hekim ile birlikte psikologlara da yer verilmesi gerektiğini vurguluyor. Eğitimin zorunlu olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bilinçli okumuş kadınlar normal doğumu daha kabul eder durumda. Toplumsal seviyesi ve statüsü yüksek olanlar sıklıkla sezaryen ile doğumu istemektedir. Eğitimsiz kadınlar komşusunun doğum şekline göre karar veriyorlar.” Oranın ancak yüzde 25-35 seviyelerinde tutulabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Uludağ, “Bu uygulama yerindedir ancak hekimler ile gebeler arasında güvensizlik unsuru olacak olan ‘hekimlerin bilgi eksikliği’ içinde olduğu hususunun gündem dışı tutulmalısı gerekir. Hekimlerin yaşam seviyelerini artırıcı önlemler alınmalı, mezuniyet sonrası eğitim imkanları arttırılmalıdır. Eğitim konusunda Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ile işbirliğini arttırmalıdır.”

  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU