Arşiv

Archive for 17/10/2008

CEHALET ve VURDUMDUYMAZLIK Almış Başını Gidiyor…


Cehalet vurdumduymazlık maskesi takmış, ülkenin afakını sarmış, siste kimse bir şey görmüyor…

Temel bir politik ilişkinin yarattığı determinizm kolay aşılamaz…. Hükümet sadece cenaze merasiminde el bağlıyor. Bu olanlar ne zaman vuracağı belli olmayan deprem gibi bir doğa felaketi değildir. Bunlar Türkiye’nin halini özetleyen olaylardır. Cehalet bir örümceğin ağ kurması gibi yıllardır kafaları bulandırıyor. Eskiden cehalet örgütlenemezdi. Şimdi demokrasi ve partiler sayesinde örgütleniyor…
Türkiye’de olaylar halka gökten tesadüfen düşen meteorlar gibi, birbirlerinden kopuk bilgiler olarak intikal ediyor. Sınırdaki ölümler, yanan, boğulan insanlar, kentlerin kargaşalığı, toplumun ortalama kültüründen ve insanı sayı ve oy olarak algılayan, dünya ile ilişkisi yüzeysel ve kısıtlı olan bir bilgi birikimiyle iş göreceğini sanan bir politik sistemden kaynaklanıyor.
Bu sistem içinde hepimizin hata yapması, sokağa egemen olan yağma düzenine esir olması kaçınılmazdır. Kapitalist sömürünün iç çamaşırlarını ortaya döken bugünkü ekonomik kriz, beyinleri yıkanmış garibanı uyandırabilir mi? Çok kuşkulu. Bizim millet cenaze namazında uyanıyor.
Ağustos ayında 35 şehit vermiş ordu, 17’si Aktütün’de. Ondan önce 27 küçük kız Kuran kursu yangınında yandı. İçinde Kuran sözcüğü olduğu için kızların yanmasına kimse kulak asmadı. Bayramda 140 kişi trafik kazalarında öldü. Türkiye için normal bir istatistik. Kimse insanın fiyatını bilmiyor. Para değeri yoksa, ölenlerin sayısı önemli değil. Kaçak işçileri taşıyan kamyon dereye düşmüş, Burmalı ve Pakistanlı 29 kişi boğulmuş, ölmüş. Yabancı işçiler mezbahaya taşınan koyunlar gibi taşınıyordu. Amerikalılar da Afrikalıları plantasyonlarına balık istifi gibi taşıyorlardı. Ama 19. yüzyılda…
Gazeteler şehitlere sözlerle çelenkler ördüler, çok hamasi sözlerle süslediler ön sayfalarını, arka sayfaları aynı kaldı. Türkiye’de bir şey değişmedi. Sadece ölenlerin anaları, karıları ve çocukları için dünya değişti. Yanan küçük kızlara ise kimse çiçek göndermemişti.
Gazete resimlerinde Aktütün karakolunu gördüm. Bu zaten bir müstahkem karakol değil, kaçakçılığı vaktiyle kontrol eden elli yıllık bir jandarma karakolu imiş. Teneke damlı gecekondular gibi bir yerleşke. Bir korugan değil. İlk ateşte beş kumanda eden kişi yaralandığına göre bu tahmin doğruya benziyor. Fakat sorun Allah’ın günü bu toplumun başına gelen kanıksanmış olaylar değil, bu ölümlerin hepsini birbirine bağlayan bir politik ve idari sistemin tümündeki vurdumduymazlık.
EGEMEN OLAN VURDUMDUYMAZLAR
Türkiye vurdumduymaz insanların egemenliğinde yaşıyor. Vurdumduymazlık bir cehalet gösterisidir. Herhangi bir olay karşısında ne yapacağını bilmeyen adamın yöntemi olayla ilgilenmemektir. Yanan kızlar, şarapnelden ölen askerler, otomobillerinde parça parça olanlar, havasızlıktan boğulanlar, vurdumduymazlık ve cehaletten ölüyor. Hatta sel yatağına çadır kuran zengin işadamı bile aynı tutumun kurbanı. Çünkü bir camping yerinde sel basacak yerler konusunda bir bilgi birikimi olmalı.
Ordumuz Aktütün’e müdahale etmiş ama havan topu ile gündüzün hücum eden 300-400 kişilik bir müfrezeyi daha ilk anda telsizle bildiren bir mesaj ulaşmamış. Amerika’nın bize vaktinde haber vermediği açık. PKK, Kuzey Irak’ta Amerikan izniyle operasyon yapıyor. Ona izin veren Amerika bize neden haber versin.
Sayın okuyucular, bu olayla ya da başka başka süreçlerin ayrıntılarında kaybolarak esas olguyu unutmamalı. Bugün 75 milyonluk Türkiye’nin, dünyanın en güçlü ordularından biri olduğu söylenen ordusu 5-10.000 kişilik bir gerilla gücüne karşı savunma durumundalar. Yarım milyonluk Türk ordusu savunmada, 5.000 kişilik PKK hücumda.
Amerika işgal ettiği ülkeye girilmesini engellediği gibi, kendisine üs olarak düşündüğü Kürdistan’a girilmesini de istenmiyor. Eğer bu bir devlet politikası sonucu ise, bu kadar amatörlük ve düşkünlük kabul edilemez. ABD Irak’a dünyaya yalan söyleyerek geldi ve Irak’ı parçaladı. Ruslar Gürcistan’a ellerini kollarını sallayarak girdiler. Dünya sözüm ona Rusları suçladı ama Amerika’ya hiç söz geçiremediği gibi, Avrupalılar da asker göndererek onun gemisine bindiler. Türkiye’nin uluslararası politik konumunu eğer bu olaylarda anlamayanlar varsa, hiçbir zaman anlamayacaklar demektir.
CEHALET ŞİMDİ ÖRGÜTLENİYOR…
Her gün Türkiye’nin bir kentinde hükümet üyelerinin, büyük kumandanların ölenlerin ağlayan yakınlarıyla birlikte çıkan fotoğrafları artık rahatsız edici, hatta komik olmaya başladı. Gerçi zavallı genç adamları feda ettikten sonra onların ailelerine ilgi ve şefkat göstermek bir borçtur. Fakat asıl borç, ölenlerin yaşamlarına verilen değer olmalıdır.
Yıllardır ölen insanların sayısı Amerika’nın Irak savaşındaki insan kaybından fazlaymış. Her birini bayraklara sardık. Bu ölenler bir şey değiştirmedi. Hükümet sadece cenaze merasiminde el bağlıyor. Bu olanlar ne zaman vuracağı belli olmayan deprem gibi bir doğa felaketi değildir. Bunlar Türkiye’nin halini özetleyen olaylardır. Cehalet bir örümceğin ağ kurması gibi yıllardır kafaları bulandırıyor. Eskiden cehalet örgütlenemezdi. Şimdi demokrasi ve partiler sayesinde örgütleniyor.
Gazeteler Aktütün karakolu olayı paralelinde ülkenin belli başlı hastalıklarından da söz ediyorlar. Okullara tarikatlar yerleşiyormuş. Nasıl yerleşiyorlarsa. Sosyal güvenlik sisteminin çöktüğü söyleniyor. Hastaneye giden herkes bunu görüyor. Hükümetin özel hastanelere devletinkilerden 14 kat fazla yardım yaptığını anlatıyorlar. Her şey sanki Leibniz’in monadları gibi birbirinden bağımsız.
Dünyanın serbest piyasa sistemini 850 milyar dolarla parça parça eden Amerika’nın arkasından Avrupa da hükümetler kapitalist tefecilerin bankalarına el koyuyor.
Ama geliri borcunun faizini bile veremeyecek durumda olan Türkiye’nin, dünyanın en güçlü ekonomisi olduğunu da dinliyorsunuz. Bu karanlıkta ıslık çalmaya benziyor. Bu bir başka vurdumduymazlık mıdır, yoksa biz gelişmeleri sağlıklıca izleyemiyor muyuz? Bu ülkede cehalet Fikret’in dediği gibi ‘Bir dud’u muannit ki peyapey mütezayid’, yani boyuna artan inatçı bir sis gibi.
Cehalet vurdumduymazlık maskesi takmış ve ülkenin afakını sarmış, siste kimse bir şey görmüyor.

 

HOCA -  DÜNYA NE KADAR DA DEĞİŞMİŞ YAHU...
HOCA – DÜNYA NE KADAR DA DEĞİŞMİŞ YAHU…

Doğan Kuban / Bilim Teknik 17.10.2008 / Cumhuriyet

Adelina Sfishta

Okuyanlar Özgür Olmalı

Evrim Teorisi Online

Evrim hakkında herşey...

Virginia Woolf

Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir.

ODILA BLOGGER by OAS

Turkish Geeks on Life & Politics...

YAŞAMAK ŞAKAYA GELMEZ

Facebook adreslerimiz: http://www.facebook.com/ata.fecob - http://www.facebook.com/pages/fvco/107464239362228

Komeleya Çand û Integrasyon a Kurd Luzern

Kürdischer Kultur und Integrationsverein Luzern/Mythenstrasse7,6003 Luzern

eren@home ~ $

Açık Kaynak, Linux, Programlama Dilleri, Amatör Telsizcilik gibi konular üzerine düşünceler

Ata FE COB

"En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır." ___Michael Lebowitz

WordPress.com

WordPress.com is the best place for your personal blog or business site.

CHP SULTANGAZİ

"Direnme gücü, dünya “evet” sözcüğünü duymak istediğinde 'HAYIR' diyebilme yetisidi" E. Fromm. ________“12 Eylül’de ‘HAYIR’ oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” KILIÇDAROĞLU